Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Mutlulukları çarptık, üzüntüleri böldük. Sonuç: Aşka Bahar Geldi!
Sezon: 1 Bölüm: 39

Ah nasıl başlayayım, dağlara taşlara mı atayım kendimi dere tepe debeleneyim mi bilemedim sayın seyirciler. O ne güzel bölümdü öyle,o ne müthiş bir şeydi. Geçen bölüm saatlerce ağladıysam bu bölüm de saatlerce sırıttığım doğrudur.

Biz şimdi fragmandan Ömer'in Defne'yi rüyasında göreceğini biliyorduk da Allah'tan tahmin ettik başının rüya olduğunu yoksa kimler kimler yığılır kalırdı buralarda, aman aman. Beyefendinin bilinçaltı zaten fışkırmış bir de sabah sabah sevgilisi  içtiği suda boğulmaktan daha kıl payı kurtulmuşken Defne'ye  "Rüyamda gördüm seni.. Şirinlikler, bir şeyler..." Aslında gönül neler söylemek ister ama "Bilinç rahatlaması Defne. Yani normal hayatta gerçekleştiremediğimiz rüyalar aracılığıyla çoğu zaman gerçekleştirebiliriz,"  demesine kalmadan bizim kız acı yeyince kafası kıpkırmızı olan çizgi film karakterleri gibi oluveriyor kendi rüyası gelince aklına da, belli etme bu kadar; biz kafanın üstünden çıkan baloncukta gördük bir bir, umarım Ömüş görmemiştir, kendisi şu an sana gözlerinden alevler çıkartarak bakıyor da. Ben bu Ömer'in muzip-çapkın hallerine bayılıyorum; hele de Defne'nin çekindiğini bildiği için asansörde onca insan varken ona sırnaşması falan, yani çerçevelet duvara as o kadar güzel. Ama bir şey olmuş bu adama, çıkamamış rüyasının etkisinden. Fena güzel olmuş ama dürüst olalım. Bunun üstüne zaten etkide olan İplikçi'nin Defne'yi görmek için aşağı kata indiğinde Defne'nin kocaman kırmızı bir elmayı yemesi biraz da şov bence ama yine de siz bilirsiniz. Twitter’da gördüğüm fakat kimin yazdığını (çok özür dileyerek) hatırlayamadığım "Elmayı Defne ısırdı, Ömer yuttu" yorumu son noktayı koydu. Çocuk zaten almış başını gitmiş Defne de Paris moda haftası falan diyor; aynen aynen Defne'cim anlat, güzel oluyor. "Hmm demek kızılın geometrisi ve beyaz ten moda bu ara, kırmızı elma da olmazsa olmaz diyorsun..." Adam uçtu Defo sen nerelerdesin?  Bir de elmaya sanki bütün şeylerin sorumlusuymuşcasına bakmayaydın iyiydi; sonuçta bir zamanlar kalemler, fıstık ezmeleri vardı.

"Zaman yarat" cümlesinin türkçe meali "Ben Defne'yi özledim, sen git o gelsin," falan gibi birşey olmalı. Defne'nin aşkısı kimselerle de anlaşamazmış, bakar Ömer'cim bakar ama elimizde Derya yeni bitti, taze Defne versek? O suratın şekil değiştirişine bittim ben, atmosfere karışmış bir şekilde yazıyorum; en son burnundan dumanlar çıkan bir Ömer vardı ne oldu ya? Ona da işleri uzun uzun konuşmak için akşama bırakma teklifinde bulunuyor bu adam, sen insana neler yaptırırsın aşk..  Defne bir coştu mu bana mı öyle geldi, cesaret hapı? Başka açıklaması olamaz yani ateşle oynadığının da farkında; en sevdiğiymiş, en kötü yanarmışlar da... Ah Türkan Teyze sen bu sabah içirdiğin pekmeze ne karıştırdın? Bu kıza n’olmuş, sabah kahvaltıda yürek mi vardı ? Biri bana açıklasın. "Aslında gönül neler ister," ne, neee? Defne dayanabilir de ben dayanamiyciim galiba, tutun bayılıyorum. Beni o sahneye hapsedin siz devam edin diyeceğim ama daha eğlenilecek, sevecek çok sahne var.

Ustasına gözlerinin içi ışıl ışıl evleniyorum diye müjdeleyen Ömer beni mest etti, o kadar emin ve bu sefer gözleri kapalı güvenerek üstelik bunu da dile getirerek kendisi için yeni bir deneyim olduğunu.. Hep diyoruz kitap gibi adam şu Sadri Usta "Allah insana iki tane göz, iki tane kulak, iki tane bacak vermiş; hepsi çifter çifter değil mi? Ama kalp bir tane. Neden peki hiç düşündün mü? Diğer eşini arayıp da bulsun diye, kalp eşini arayıp bütün olsun diye." Şöylece bırakıyorum hep aklımızın köşesinde durması gereken sözleri. "Buldum," diyor Ömer de "İşte ben o hayat arkadaşını buldum." Çayla kutluyorlar bunu, Ömer alıştı mı çaya ne? Zaten ne demiş Emine Demi,r "Bir fincan  kahvenin kırk yıl hatrı varsa, bir bardak çayın bir ömür muhabbeti var." Belki de Ömer sadece en yakınlarıyla çay içiyordur, kim bilir? "Nasıl toparladınız?" sorusuna da tercih yaptığını söylüyor ,güvenmeyi seçtiğini, sevdiği kadını bu kadar zorlamanın kendisine doğru gelmediğini, zamana bıraktığını, kontrolü bazen elden bırakmak, risk almak gerektiğini söylüyor. Büyüdü Ömer, hem de Defne'nin ellerinde büyüdü, kilitli kapılarındaki kilitleri ürkek ellerle açarak, öğrenerek sevmeyi, tökezleyerek, bazen düşerek.. Sadece Defne değildi büyüyen bizim hikayemizde, o büst gibi duran adam aslında derin yaralarıyla sulanmaya muhtaç  bir çiçekti.. Narin  elleriyle dokunduğu hayatı tümüyle değiştirdi Defne, tek kişilik Ömer İplikçi iki kişi olmak için can atar oldu dedik ya; aşk işte daha da ne denir ki?

Yasemin konusunda ne diyeceğimi inanın bilemiyorum şu an. Bazen beni çok irrite etse de yaptığı tatlişlikleri de göz ardı edemiyorum. Araya İso'yu koymasam aslında tutkulu bir şey var Sinan'la arasında; eğlenceli, nefes aldıran, güldüren, aptallaştıran bir şey, o yüzden kendi hallerine bırakıyorum onları. Belki İso kendisini mutlu edecek birini bulunca ben de rahat rahat severim onları. Fakat söylemeden edemeyeceğim Ömer bir iki cümlesiyle Yasemin'den hoop diye Defne'nin Passionis'e geçme iznini aldı; tadımızı kaçırmak istemem ama Deniz bunu Defne'den sorar, Sude zaten pusuda bekliyor, yine çıkar ortaya cadı kazanları. Aman hiç eksik kalmasınlar, Eymen'in olmadığı bölümler Sude daha bir kötü sanki; bunları birbirlerine bağlasak olmuyor mu? Japon yapıştırıcısı? Neyse neyse, hiiç moralimizi bozmuyoruz; biz neleri atlatamadık bunu mu atlatıcaz? Ayy yanlış oldu neyse siz anladınız beni.

1 2 3
L'Appel du vide
28/03/2016 13:13
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR