Medeniyet seviyesini bir anda "Ömerciiim" diye havalara taşıyan Nihan'ım, kardeşini kıskanan Serdar'ım.. İplikçi'lere gelin veriyoruz diye göbek atıp, torununun istikbalini düşününen Türkan Teyze'm.. Sizler, İplikçi'lerden daha zenginsiniz güzel yüreklerinizle. Enişte olacağıyla bir gram ilgilenmeyen Ömer, Defne'ye göz kırpmakla meşguldü o an. İnsan bir döner de, ekmek arasıyla iki hoş sohbet eder. Hayalimdeki sahneleri harcıyorlar matmazel, üzülüyorum. Aile yemeğinde gördüğüm tek avam insan Neriman'dı. Sonradan görme, görmemiş insandan daha tehlikeli bu yüzden oluyor sanırım. Mahalle kültüründe büyümüş birisi olarak, Neriman'ın ağzından çıkan her cümleyi kendime hakaret saydım. Nergis Kumbasar ve Hikmet Körmükçü'nün oyunculuklarını ayakta alkışlamak istiyorum ama ekonomik sınıf ayrımının bu kadar gözümüze sokulmasından pek hoşlanmadım. Kendimi bir anda "kaç paran var" diye bağıran insanların olduğu, evlilik programlarındaymışız gibi hissettim. Bu kadar burnu kaf dağında olmak, bir tek Koray'a yakışıyor sanırım, Neriman'a yakıştıramıyorum. Çünkü, Defne'lerin evine gittiğinde kendisine uzatılan terlikler için "kıyafetime de yakıştı" diyen de, o minik verandayı beğenen de kendisiydi. Kaldı ki Neriman, bugüne kadar, Defne'nin arkasından alaturka olmasıyla alakalı konuştu ama yine bir sevimlilik vardı, gülümsüyordum. Ama ailesinin yüzüne karşı bu davranışlarından ben memnun olmadım. Hele telefonda "Başınıza talih kuşu kondu" kısmına, Ömer'in de duyup ağzını açmaması beni gerdi. Yemek boyunca ben Defne'den daha gergindim. Canım Türkan Teyze'm, gider ayak Neriman'a güzel bir laf soktu da biraz sakinleştim. Çünkü mahallemin güzel insanları, sınırlı sayıda kalan bu eşsiz insanlar, daha fazla utandırılmasınlar. Çünkü Defne'nin ezildiği bize yetti, ailesinin de ezilmesine hiç gerek yok.
Şimdi biz kız isteme merasimini de işleyeceğiz bunun da bu yemek gibi kursağımda kalmasını istemeyen bir seyirci olarak, ben o evde Ömer'lere aynı Alp'lerin evinde olduğu gibi kapıyı açan bir Koriş hayal ediyorum mesela komedi olarak. Kısırları börekleri yemek için can atıp, ortamda en tatlı neşesini sergileyen kız tarafı bir Koray izlemek istiyorum. Hatta Koray, Ömer'e dönüp "Bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır, zengin misiniz?" diye olaya daldığında daha çok güleceğimi düşünüyorum vurgulanması gereken mesele görgüsüzlükse. Ve o ortamda, tartışmasız olması gereken tek insan, Sadri Usta'mdır. Ömer, "amcam-yengem" derken içim acıdı, iyelik eki beni dağladı. Ben Ömer'in çevresindeki Defne'ye doydum, Defne'nin devamlı ezilmesine doydum. Yüksek müsadenizle, Ömer'i esas zenginliğin gönülden bağlı olan insanlar olduğu mahallemize davet ediyorum. Mümkünse gelsin ve aile ortamı izleyelim sıcacık sıcacık. Madem drama da bu kadar ısrarcıyız, mesela gözlerimden yaşlar akıtan Türkan Teyze'min, Defne ile ilgili konuşmasını keşke Ömer de duysaydı. Sadri Ustam'ın yanına daha çok uğrayan Ömer görmek istiyorum, Defne'lere akşam yemeğine giden Ömer görmek istiyorum. İso'ya söylediği kardeşimsini havada bırakmayan Ömer görmek istiyorum.
Sude'ye açmam gereken bir paragraf var sevgili okuyucu. Defne ile konuşmasında Sude sonuna kadar haklıydı cümlelerinde. Evet, Sude'nin baktığı yerden gözüken Defne bir servet avcısı değil belki ama, Sude, Defne'nin nedenlerini bilmiyor. Sanırım ilgilenmiyor çünkü anlamsız bir şekilde kendine kötülüğü vazife görmüş birisi. Yalnız şu konuda da haklılık payları var, Sude doğruları söyleyen birisi. Ama herkes gibi, işine gelince. Zira, Eymen mevzusunda annesine yalan söyleyen de kendisi. O yüzden o da boş atmasın, yemiyoruz. Sude, Ömer kadar zeki bir kız. Hatta Ömer'den daha zeki olduğu konusunu da düşünüyorum ama fazla kurnaz olduğu ve entrikayı yalayıp yuttuğu için öyle gözüküyor diye konuyu kapatıyorum kendi içimde. Yasemin'in hayatındaki, Tranba boşluğunu kapatıyor, bu da hiç hoşuma gitmiyor. Sude'nin Ömer'i kıskandığını net bir şekilde gördük ama "haydi dağılalım" dememe yetmiyor bu konu. Malum ömrümüz, Sude'nin gençlik travmalarının etkileriyle epey bir sarsıldı. Nasibini de Sinan mevzusunda, en çok Defne aldı hatta, tüm şirkete ifşa olarak.
Şimdi de yine kabak Defne'ye patlamak üzere askıda beklerken, görmek istiyorum neden bu kıskançlık? Dedesinin en kıymetlisi Ömer diye mi? Evlerinin duvarında boy boy Ömer İplikçi fotoğrafları varken kendisinin yok diye mi? Eve haftalar sonra dönmesine rağmen, annesi Ömer'e özel, Ömer için kendi elleriyle pazı sardı diye mi? O Sinan cinnetindeyken, annesi Ömer peşinde koştu diye mi? Ömer, Sude'ye karşı Sinan'ı korudu aşkını anlamadı diye mi? Sude'nin Ömer'i kıskanması için evet üzerinde durulmamış çok satır arası gördük. Ama Tranba'yla bir olmak mı? İşte bu saatten sonra, Ömer Sude'ye ne yapmış olursa olsun gözümdeki haklılık payı bitti. Sude Tranba'ya ne söyledi bilmiyorum ama onları kol kola gördüğüm an bitti. I hate you sinsirella! Şu devirde Ömer'e doğrudan ya da uzantılı olarak Tranba'yı kullanıp kazık atmayan kim kaldı? Yasemin, Sinan, Defne, Fikret, Koray ve Sude kara listemdeler. Travmatik Tranba vakası. Sevgili Feryal'e çok teşekkürler o bile kendisini silmiş. Deniz ve bitmek bilmeyen parası. Zenginliğinin rüştünü aldıysan, seni pistten alalım mı zira baban mezarında ters döndü. Ömer'i bitiricem derken iflas ediceksin, finalde bunu görmeyi umuyorum, tam bir Sır Kapısı, bölüm başlığı da, "İbretlik Son"