*Alnında 'Kim Olduğunu Bilirsin Sen'den kalma bir yara iziyle, o iz sızlayarak açık bir kapı bulmaya çalışıyordu Harry. Karar vermişti, son dokunuşları sadece Selim Bey yapamazdı. Buldu, içeri süzüldü. Uyuyan adama ve ultimate ponçik kızıl kıza uzattı asasını sırayla. TATLIŞOS diye haykırdı. Ve olmuştu, dünyanın en tatlıları artık karşısındaydı. İyi ki de yapmıştı. ZİRA BU NE ANAM BABAM BU NE BÖYLE BİR SEVİYE Mİ VAR BİZ BURAYA NE ARA GELDİK KAÇ DİNLEME TESİSİ GEÇTİK BU NE?
Defne'nin iç sesini duyar gibiyim, "seni 14 şubat'a hazırlıyorum oğlum, seni alacaaym". Gelmiş orada kedinin ciğere baktığı gibi uyuyam piremse bakıyor. Adeta adamın uyanışı bile güzel be, bir insan nasıl güzel uyanır ki? Ben uyanırken bir yerlerde bir masum peri vefat ediyor adeta. O kadar güzel ki, yandı Defne'nin beyni, itiraz etmedi bahane bulmadı kıvrıldı yanına. Güne böyle başlıyor olsam gider dağa taşa, billboardlara tasarım çizerim. Sonra billboardu söker getiririm o ayrı.
Yetmiyor, bir de kahvaltı ederken de tatlış olmak zorundalar. Yemezsen ağzından dökerim valla diyor. Biri çay biri kahve dökerken içimdeki domestik anne "dökeceksiniz yalan yanlış iş yapmayın yok yere" diyor, susturup izlemeye devam ediyorum. Olmazsanız olmaz, vallahi billahi olmaz. Bir insanın durup dururken iki hayali karakterin birbirlerine çay, kahve dökmesi nasıl mutlu edebilir ki? Ediyor. Sevgili olamadan karı-koca oldunuz. Tebrik ederim, işte bunlar hep çaba.
*Adam yitip giden libidosunun arkasından öööööylece baktı ya la...Bildiğin inşaat izleyen amca misali hipnozite bir şekilde izledi. Eeeee bırakırsanız öyle terkedilmiş Amerikan kasabası gibi, kalakalır kapının önünde. Ömer İplikçi, Ömer İplikçi olalı zulmü ve mutluluğu bu kadar bir arada yaşamadı. "Yanıma uzanmış, değerlendiremiyorum. Göz göze kalmışız, değerlendiremiyorum. Bornozla yakaladım, değerlendiremiyorum. Adeta arsa al kenara at, unut dediler de öte tarafta hatırladım gibi bir şey." Adam resmen kapıdan geçemeyecekti.
Evden çıkarken takılan çiçek de çok manidardı. Takın takın çelenk bırakın adamın libidosuna.
*Ben bu Sude'yi hırpalarım ha. Bir yandan Melisa Şenolsun'a gittikçe alışıyorum, sahnelerini izletmeye başladı; bir yandan da Sude'yi görünce dümdük arabayla toslayasım geliyor. Kız köylü seni o güzel köyüne geri yollarım ben. Bunu Amerika'da hangi okul aldı arkadaş? Bunu ilim irfan yuvası diye fitne fesat merkezine mi gönderdiniz? Tam burslu girmiştir o kesin.
Yasemin, kimsenin gazına gelme ve Passionis'ten dökülenlerle yaşamaya çalışma. Tükkanın kirası vergi levhası falan olmasa dicem ki alın ajandanızı dosyalarınızı, gidin yukarıda çalışın. Passionis'i toparlayalım, arkadan öne uzatalım arkadaşlar. Ömer orada fabrikayı gezip, ben bu insanları nasıl işsiz bırakırım diye düşünürken senin alnından örgü geçirmeye hakkın yok Sude Hanım! PİS yediği kaba. Pisleyen. Şerefsiz Sude. Onu bile bi Sudelik sanıyor o bile bir Sudelik değil be.
*Oooooh geldi huzura sıkılan kurşun. Oooooh affferin sizeee. Karşısına geçip iki çift laf edeyim desem boyum yetmez, altıma tabure alıp konuşmam lazım. Topuzunu koparsam ölür mü diyorum, kesin parası neyse vermiştir kök hücreden çoğaltmıştır bu. Evini yurdunu yakayım yıkayım diyorum, beceremem kendimi yakarım. Ben bu Tranba'nın oğlunu ne yapayım? Gelmiş "benim olacak Ömüş, vurucam kırbacı vurucam kırbacı" diyor. Benim adım bomba soyadım ölüm, sana Ömer'i kaptırır mıyız? Sinancım, neyse ki sen mizahşör bir arkadaşımızsın da üç beş gönlünden ne kopuyorsa ağzına ağzına vuruyorsun. Hadi hadi fitneleri pistten alalım lütfen.
*Ah be Defo...İçinden "şu friendzone'a düşürdüğüm çocuğa bir bakınız" dediğini biliyorum, şişşşşşt. Şimdi sakin ol ve Ömer'e odaklan. Adamın şirketi 38 kere batmaktan kurtuldu, felfecir İtalyan emekli oldu diye yine batmanın eşiğinde. D*niz Tranba'yla iş yapmayı bile düşünür hale geldi, resmen Passionis'in bütün nakit akışı zaptedilmiş, bütün ortak alanlarına girilmiş, bütün personeli kafayı yemiş ve her bir köşesi bilfiil işgal edilmiş. Ey kızıl yüreğim! Bu Voldemortlara, Karanlık Jedilara karşı en birinci vazifen bu adamı akşam film izlerken öpmek.
*Adam az önce şirketi batıyor diye irtifa kaybediyordu, son anda Defne paraşütünü açtı: FİLM. Ne kadar da sanatın ve sanatçının yanında olan bir erkek derdi Nihan olsaydı. Zaten biraz da yapıcı olalım, misal neden öpüşmüyoruz? Neyse konudan uzaklaşmayalım. Defne'nin Ömer üzgünken moralini düzeltme çabaları hem içimi ısıtıyor. Biri rezil olmak, şebek olmak, gülünç durmak pahasına dahi siz gülün diye mücadele ediyorsa gülün bir zahmet. Sevin bir zahmet. Kaldı ki zaten karşınızdaki rezil, şebek veya gülünç değil, düpedüz kötü gün dostu oluyor. Ömerle Defne'den iyi birer sevgili oluyor mu, tartışılır. Ama birbirlerine çok iyi arkadaşlık ettikleri kesin. Ay kendi kendimin mücadelesine kurşun sıktım arkadaş markadaş yok. Battaniye var, film var, köklenmiş kombi var, ay çok sıcak oldu var, süblim süblim buharlaşan bizler var.
Sen diyor. Bana güldüğün zaman diyor. Bütün diyor. Sorunlarım diyor. Eriyip gidiyor diyor. Kızım sen gittin uzman tv'den iki haftada sevgililiğe giriş dersleri mi aldın? Sana bunları kim öğrettiyse iyi etmiş. Bir türlü konuşamıyor, anlatamıyor kendini Defne diyorduk. Şimdi de her biri birbirinden değerli sözler etmeye başladı. Nays. Ayrıca şu noktaya da dikkat çekmek isterim; Ömer’e asla “ben zamanında zor durumda kaldım D*niz’le çalıştım diye ilişkimizi bitirdin, nasıl oluyormuş çaresizlik?” de demedi. Aklına gelmemiş de olabilir, zira ben neon tabelayla “BEN DEMİŞTİM” yazardım itici gibi. Bravo ateş parçası.
*Yaaaaaaahu ne yapıyorsunuz Allah aşkına ne yapıyorsunuz? Bir dakika içinde kaç tane art arda mükemmel espri gelebilir? Koray'ı izlerken hep gülüyoruz, söylediklerini hafızaya atıp hayat felsefesi kabul ediyoruz da ne yazacağımı seçemeyecek kadar fazla geldi bu sefer. Overdose humor, teşeeeeeğkkürleeeğr teşekkürler. Ömercim yalvarırım Koray'ın standartlarını koru, genç yaşında dul kalan bu Koray'ı parasız pulsuz bırakma. Katran karası kaderine terk etme onu...
Kocaman bir deli manyaksın Koray kocaman bir deli manyak! Sen normal insanın integralisin. Merhaba Nur Hanım, ben bugünkü kombinimle Allah'ın gücüne, ay aman Passionis'in cenazesine gidiyorum. Böyle absürtlükleri çok seviyorum, hele Koray’ın üzerinde uygulanıyorsa. Gözlükleri bir tık büyütelim yalnız, devasa isterim. %2 si de yalan oluyor iyi mi, en iyisi sen komple kaynakçı gözlüğü tak.
*Auuuuuuuv işte Koray evde sen! Kızım freni bozulmuş araba gibi benzinin bitene kadar gidecek misin sen böyle? Vururum vallahi benzin depona o ne öyle Melek Subaşı gibi vır vır vır vır. Ömer parmağında yüzüğü, yüzüğün içinde zehri olsaydı içmişti şimdiye kadar. O yok, kahveyle kendini boğmaya çalışıyor şimdi. Hadi yine iyisin, ortak taraflarımız var da kendimi içselleştiriyorum. Mesela eve gelince ya yorgunluktan uyuyana kadar montla otururum ya da daha koridordayken soyunup alt aşufmanlarımı giyerim. Ama güzel kızım böyle olmaz, adam sen ne zaman konuşsan yılmaya başladı. Hadi hadi ekran ışığını sonuna kadar açtın, şarjı %1 oldu adamın. Bir sus ponçiğim.