Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Karanlıktan aydınlığa
Sezon: 1 Bölüm: 38

İzninizle Deniz Tramba'ya kocaman bir "Hayırdır?" demek istiyorum. Depar almış, koşuyor Defne'ye, böylesi lafları, iltifatları henüz Ömer İplikçi'den duymadık, yavaş gel, yavaş. Defne "huzursuz oluyorum" dan ötesine geçemedi, yine korkuyor, yine tedirgin, ay yine sır, her anı adrenalin, her anı çetrefil. Deniz, kendi kötülüğüne yakışır bir hamle yaptı ama Deniz'e güvenmek hangi köyün mucizesi? Sevgili Defo'ciğimcim, Deniz'de sen Cherrie'de kaldın diye, bu sırrını saklayacak bir karakter var mı? En son, seninle tasarım mevzusu aranızda kalacak anlaşması yapıp, Ömer'i ilk gördüğü yerde seni ispiyonlamıştı, sana söylemediler zaar. Olsundu, bunu bilmiyorsun diye mi güvendin? Hadi güvendin diyelim, yemeğin bir tuzak olduğunu anladıktan sonra hala nasıl güvenmeye devam ettin? Defne ben seni anlamıyorum, seni anlamaya çalışmayı bırakmam lazım sanırım. Adam diyor, Ömer diyor, seni diyor, gevşetemiyor sanırım diyor, benimle diyor, takılsan diyor, aklımı kaçıriciiim artık. O şarabı alıp, yüzüne fırlatıp, iyi akşamlar Deniz Bey diyip çıksana mekandan, sendeki ne özgüven be Defne! Hayatını kurtaran İso'ya şükret elbette ama Ömer "Diken üstünde yaşayacaksın tabii her an uçurumun kenarında" derken, bunu kastetmemişti, bence sen çok yanlış anlamışsın, kestiiiik!

Bence Defne, Passionis'e geçmek zorundaydı. Passionis olmaz, başka şirkette olur elimizde varsa şayet. Ama heveslenip de odasına kadar hazırlatıp, camın arkasından boş odayla-Defne'siyle- konuşan Ömer'e çok yazık oldu.Yalnız mesela bu kadar metafor yapmışken 14.Bölüm'de yaşananlardan sonra Neriman'ın tehdidi sonucu Passionis'e dönmek zorunda kalan Defne, şimdi de Sude uzantılı Deniz tehdidi sonucu Passionis'e dönemiyordu, çok enteresan. Bu arada, ben Yasemin'e vefa borcu beslemesini anlıyorum ama bu hafta da tekrarlıyorum, Defne, Ömer sayesinde tasarımcı olmuştur, net. Defne, ne yapmayı planlıyor tam olarak acaba, Deniz ölene kadar falan beklemeyi mi? Nasıl kurtulmayı bekliyor bu işten. Cherrie batsa, takmış kafayı Deniz belliki işte Ömer'e, seni alacak Tramba'da çalıştıracak, ya daha neler?! Kaldı ki, senin Sude'nin iyiliği için yetkili mecralara, Necmi Bey'lere falan, Sude-Deniz fitne fesat aş'den bahsetmen gerekiyor Defne. Ayrıca Sude'de Deniz'i alt edecek kapasite göremiyorum. Deniz pek bi korkusuz. Yalnız anlamadığım, Sinan "Derilerimi ver bana, yoksa hayatım boyunca seninle uğraşırım" dediğinde korkmuştu Deniz Tramba. Sanırım muhattabı ancak Sinan olabiler, bilmiyorum, düşüneyim ben bi bunu.

Alkışların en büyüğü kime? Tabiiki de İso'ma. Hani, adamlıkta, karakterli olmakta kimsenin eline su dökemez desek, az olur. Defne'nin belki de Ömer'den sonraki en büyük şansı İsmail'dir. 14.Bölüm'de Defne'yi dağ evinden alan koca yürekli İso'm, yine Defne'nin yanında ve bu sefer kendisi Ömer'e götürüyor onu. "Bizim masalımızda hep iyiler kazanır" diyerek, önce Defne'ye, sonra da bizlere kocaman bir umut oldu güzel yüreğiyle. Defne'den "Ömer olmasa, bir dakika durmam, beni bulamayacakları bir yere giderim" demek yerine, "Ömer olmasa, hepsine hadlerini bildirirdim" demesini beklerdim, yalan değil. Ama Defne'yi de Defne yapan, su gibi saf ve temiz olması, bazen bazı şeylere kolay kanması ve yüreğinde sadece iyilik barındırması. Kötülük ne kadar bulaşıcı olsa da, Defne'nin, Ömer'in ve İso'nun kalbine asla bulaşmayacak olması, gelecek hakkındaki en güzel vaadim mesela. İso'dan da, Defne'yi özetleyen bir cümle geldi; "Şu adamla doğru düzgün muhattap olmuyorsun ki, uzun cümle kur" Evet, Defne'nin kendini ifade edemeyişlerine alışığız ama Ömer'in kırılıp kırılmadığını bile anlayamayacağı kadar kısa bir konuşmanın, artık son olmasını umut ediyorum ben de. "Şey, şey oldu, şeyden" gibi ŞEY'leri yasaklıyorum kendisine. Ve İso'nun, "yarın konuş" diye baskı yapmasını da çok fazla takdir ettim, arkadaş dediğin insan bunu yapmalı. Çünkü, gidişat artık bizler kadar İso'yu da rahatsız ediyor ve Deniz'e kafa atan İso mu olmalı Ömer mi çelişkideyim.

Defne, "Ben yapamicam" diye konuya girdiğinde Ömer'in aklına ilk gelen şey, ilişkileridir bence, adamın zaten Defne'li travmaları var, pat diye çat diye girilmez ki konuya. Zaten kırılıcaktıysa bile, "oh evlenmeyi yapamicam demedi, çok şükür" demiştir içinden de, Cherrie'den ayrılmayı yapamama kısmı öyle hafif bir mevzu gelmiştir ki, üstünde duramamıştır, zaten kötü bir günündeydi. Ömer "yarın" diye kıvranışlarını, sonuca bağlayamadı Defne'nin karşısında. Defne de "Kafan nerede, aklında ne var?" diye sormadı. İletişemeyen bu çifti görünce, ekranın içine dalıp, konuşun diye sarsmak istemedim değil. Ama Polyanna taraflarımı susturmadım elbette, ne kadar zaman birikti, konuşmak için de patlama anı yaşanacak diye bekliyorum, olması gereken de bu. Yalnız 14.Bölüm'de, bir notla kaçan Defne'nin bugün derdini yüzyüze anlatması beni mutlu ediyor.

Neden bu kadar duyarsızsın peki Sinan anlatsana biraz. Bir gün önce hastayken, tüm tatlı, şebek hallerinle beni benden alan sen, bir gün sonra sinir kat sayımı tavan yaptırdın yine, helal olsun. Piiiiiss Sinan. Ben mesela, Deniz'e kızmam Defne'yi soktuğu durum yüzünden, senin bu gamsızlığına kızarım. Kız diyor, ben diyor, parayı diyor, buldum bir şekilde diyor. Sen demiyorsun ki "Nereden buldun kız, gelinimiz sayılırsın bize laf getirtçek bişi yapmadın dimi?" Sorman gereken soru buydu, sense "İyi o zaman kanka ya adına sevindim çok şeyapma" dercesine baktın. Bayağı çok afedersiniz öküzün trene baktığı gibi baktı! Tam diyorum, aha Defne'ye bir çıkış yolu, sonra hoopp hayaller cumborlop okyanusa. Hayır kafam almıyor artık benim, bu oyuna müdahil olan herkes, düşmüş kendi derdinin peşine. Kimse de dönüp bi "Acaba Defne n'aptı?" demiyor. Ne kadar bi ikiyüzbinlik çek diyecek noktadalar, o kadar sinirleniyorum. Defne'nin Sinan'a umut dolu gözlerle bakmasını yerim, ya dayanamıyorum. Kız, ateşlerde yürüyor, entrikalardan entrikalara sürükleniyor, kumpaslardan kumpas beğeniyor, ayak üstü 15 yalan atıyor, kimse de bu oyunda bizim de payımız var diye düşünmüyor, ben böylesini görmedim. Tadımız kaçsın Ali Rıza Bey, aman Defne konuşalım artık, çok mu sustuk sanki?

Defne çok doğruydu Sinan'ın karşısında, kendisini haklı çıkarmak için, Ömer'i yıkamayacağını söyledi. Defne, Ömer'in kendisini affedeceğinin sanırım bilincinde artık, insanları düşünmeyi de geçmiş, sadece Ömer'in ne kadar parçalanacağının farkında olduğu için susuyor. Ama bu da yanlış be Defo'ciğim, herkes senin kadar ak değil bu oyunda, bırak Ömer bilsin kim dost, kim dost görünümlü düşmanmış aslında. Defne'nin haklı sebebi abisinin canıydı, Sinan'ın Yasemin aşkı, Neriman'ın köşk aşkı bir tutulabilir mi bununla? Koray'a kadar düşünüyor bir de Ömer'in alaşağı olacağını, ya kıyamam, bu kız geçekten saf. Ama öyle böyle saf değil, bayağı süzme saf. Hakaret maksatlı söylemiyorum, Defne'yi çok seviyorum ama takdir edersiniz ki o işler öyle olmuyor. Bu hikayede bir güncük Defne olmak isterdim sanırım, herkesin haddini bildirip, Ömer'i de kaybetmeyip olayları çözmezsem ben de Dilara değilim. Bakın 24 saat diyorum ya, sonra asayiş berkemal.

Ömer'in annesinin ölüm yıldönümü olduğunu ve Ömer'in 15 Mart'ta yaptıklarını Sinan'dan dinlerken, 2.Bölüm'e ışınlandım. "Ömer iyi biri" diye anlatan Sinan Bey'ler geldiler aklıma. Hani tam kızıyorum, sonra dönüp Ömer'e olan kocaman sevgilerini görüyorum hepsinin bir yerlerde. 14.Bölüm'de Defne hakkında Ömer'le konuşan Sinan, bu bölüm Defne ile Ömer hakkında konuşuyor mesela. Ve Defne, en çok da Sinan, 15 Mart'ın anlamını Defne'ye anlatmıştır diye düşünürken, buna kırılmak yerine "Anlatacaktır" diye kendinden ve Ömer'den emin olup, o an düşündüğü şey Ömer'in durumu olduğu için, takdirimi çok fazla kazandı. Helal olsun.

1 2 3 4
Dilara Pamuk
20/03/2016 14:07
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR