Merhaba Sevgili Kiralık Aşk severler, istedim ki bu hafta, sadece bölüm yorumlaması tadında olmasın, geldiğimiz noktayı da bir sindirelim diye uzun uzadıya konulara daldım yazarken. Bol yansımalı ve herşeyin tersine döndüğü, çok da güzel olduğu bir bölüm oldu sanırım, bu hafta Kiralık Aşk. Yalan yalanı doğurur derlerdi de bu kadarı olur muydu bilmiyorum. Defne, iyi niyetle çıktığı yolda öyle yerlere gelmek zorunda kaldı ki.. Neriman'dan iki yüz bin lira almıştı en başında. Bu borcu kapatmak için, Fikret'ten iki yüz bin almak zorunda kaldı, Fikret'te Defne'ye iki yüz bin vermek için Tramba'dan. Sude, Defne'nin Neriman'a verdiği çeki Tramba'ya vererek, Fikret'in borcunu yani Defne'nin borcunu ödemiş oldu Tramba'ya. Yani tek bir, iki yüz binlik çekle Sude sebebiyle iki borcundan da kurtuldu Defne. Karıştınız mı bilmiyorum, işletme okumama rağmen ben bir hesap kitap yaparken karıştım sanki. Kötülük yaptığın için teşekkürler Sude, Defne'nin borcu kalmadı. Umarım, çeki Deniz'in geri aldığını da Defne bir an önce öğrenir. Nihan ve Defne'nin bölüm içinde konuştuğu gibi artık sırlar sırlara dolandı, yüreklerimiz kaldırmıyor. Haydi başlayalım, eski tadı bizlere anımsatan sahnelerden..
Sergi bildiğimiz gibi akşamdı ama o tatlı ev sahnelerinden sonra, "Ömer'le Defne eve girdiğinde, ama gündüzdü" diye çıkışır mıyım? Asla, çünkü bu detay umrumda bile değil. Aşktan aydınlanan karanlıktır o mesela, boşverelim. Deniz'in ne diyeceğiyle gram ilgilenmeyen, Deniz'in ağzından "Defne" duyduğunda, gözlerinden ateşler çıkan Ömer Bey'ler, Defne'ye "Sevicez seni biraz" derken, gözlerimden kalpler çıkıyordu. 14.Bölüm'e dönüyoruz diye bas bas bağırıyordu sanki Ömer İplikçi, yarım kalanları tamamlamak üzere.
"Nihan senin..?" soru tarzına kurban olduğum, ilgilenmiyor gözükse de, her detaya hakim olup, her anı gözlemlemesine ölüp bittiğim adam. Nihan hani, Defne seni dağ evinde terkettiğinde, soluğu kapısında aldığın kız, bildin mi? Bölüm olmuş 38, Ömer, Defne'sinin en yakın arkadaşının Nihan olduğunu yeni öğreniyor, olsundu. Dinlemiyor gözükse de attı Ömer onları bilinç altına. Bir de Defne'nin kendisine olan aşkının mimarının Nihan olduğunu öğrense, pusetini kapıp bebek tebriğinde bulunacak inanıyorum. Defne 14.Bölüm'de Nihan'a ağlayarak Ömer'i anlatırken, bu bölüm Ömer'e gülümseyerek Nihan'ı anlattı. Böyle güzel yansımalarda buluşalım.
Adamın aklının ucundan geçmiyor öyle cinsellikli şeyler ama Ömer'in soyunduğunu gören Defne gözlerini açmaz mı? Alıyor beni bir gülme, romantik komedi işte ya, işte beni sakinleştiren sahneler, işte özlediğim Kiralık Aşk! Ömer, Defne'nin hazır çırpındığını görmüşken üzerine gittikçe, orada kalmak istiyorum ben de.
"N'apıyoruz şimdi?"
"N'apalım istersin Defne?"
"İşte konuşuruz, sohbet ederiz diye düşünmüştüm"
"Ettik, bitti"
Sevgili Kiralık Aşk severler, bakın Ömer İplikçi bize, kendini özetledi. "Sohbet ettik, bitti" Ben de gülmekten ve mest olmaktan bittim yalnız. Ah genişlese artık günlük kelime kotan, daha bir güzel olacak sanki. Defne, konuyu Cherrie'den ayrılığına getirdikçe, seksi bedeniyle dikkatleri dağıtan Ömer'i kavanoza koyup saklamak istiyorum yalnız. Yazar burada içindeki Ömer İplikçi aşkını bastıramıyor, inşallah çok farkettirmemiştir. Mesela, somondan makarnaya, ete, soğan çorbasına her an yemek yapışını uzun uzun gördüğümüz adamın, sevgilisine sandvich hazırlayışını da görmek isterdim ama olsundu, buna da şükürdü.
Eline aldığı her kitabın konusunu soran Defne'ye Ömer'den çok güzel bir öğüt geldi, "oku" dedi. Tıpkı kadınları yani Ömer'i anlamak için sorular soran Defne'ye "bak, gözlemle" demesi gibi.. Albetine Kayıp'ı soran Defne'leri hatırlamadınız mı bu sahnede? Ama farklı olarak, güzel olarak, şahane olarak hatta, Ömer belki de Defne'yi heveslendirmek için, yatırdı Defne'yi omzuna, kendisi o şahane ses tonuyla Defne'sine kitap okudu. Romantiklikten nerede ölebiliyoruz? Hayır, tabiiki de kıskanmadım, biz devam edelim. "Yaşam, rezillik aslında, bunca çirkinlik içinde insanlara dayanabileceğimi, ummazdım bugüne kadar, utanç duyardım; ama sen bir şey öğrettin bana: Dayanılmayacak gibi olan yaşam değilmiş" Ömer İplikçi, Kafka'nın seçerek okuduğu satırlarında tam da Defne'ye karşı hislerini anlatıyordu. Üstelik devamında daha da anlamlı bir satırı vardı Kafka'nın, Ömer'in okumadığı "Beni sana getirecek bir yol bulmuştum, karanlıktan aydınlığa kavuşacaktım" Tıpkı Ömer'in aydınlık tarafı olan Defne gibi bahsediyordu Kfka, Milena'dan. Değinmeden geçemem ayrıca bu ev 14.Bölüm'de bahsedildiği gibi, şıkır sıkır, sert soğuk Ömer'i andıran bir ev değildi. Bu evden bir Defne geçmişti. Eşyaları artmış, bahçesi çiçeklerle bezenmiş, yere halılar serilmiş, Defne'nin tanıdığı sıcak Ömer gibi bir ev oluyordu yada olmuştu.
Nihan, Türkan Teyze'm ve ekmek arasının içine Ömer İplikçi aşkı kaçmış, şaşırdık mı şaşırmadık köşemizde bu hafta bu var. Ömer'in, Defne'nin ailesiyle gurur duyması beni göklere çıkardı. Aynı şekilde Topal Ailesi'ni de tabiiki. Nihan'ın, Defne'nin üstüne kadar örtmesi, yanağına öpücük kondurması sanırım sadece beni duygulandırmamıştır. Aynı 14.Bölüm'de olduğu gibi. Ama o zaman ağlayan Defne şimdi Ömer'le beraber ve mutlu. 14.Bölüm'de hamamlı dolmalı, evlilik nasıl olacak diye kara kara düşünen Nihan şimdi Serdar'dan bebek bekliyor.
Bu hikayenin tek mutlusu Serdar, ekmek elden su gölden çok rahat bir hayat yaşıyor. Hatta o kadar rahat bir hayat yaşıyor ki, Nihan ve anneannesinin arasında kalmasına, acılar içinde kıvranmasına mutlu oluyorum. Defne'nin cenderesinin yanında bu hiçbir şey. Yine Nihan'cım, bir tutam akıl veriyor doğru yada yanlış, şefkatini eksik etmiyor Defne'den ama Serdar'dan da aynısını beklemek benim hakkım. Bu arada sanırım Nihan işi bıraktı. Ayy Passionis'e, Nazlıcan'ın yerine işe alsalar şu kızı da, gül gül ölsek, ya şahane olmaz mı?