Ebru: Senelerce bilmeden "O kadın" olarak yaşayan Ebru'nun, Baran'ın ne zaman su yüzüne çıkacak diye beklediğim "babamı sen ayarttın" tavrina karşı tepkisi her zamanki gibi evliya tarzında oldu. Gerçi ne dese karşısındaki öfke nöbetinde olduğu için anlamayacaktı. Ebru'nun bu sinir bozan sakinliğini seviyorum aslında ben. Ara sıra fıttırıp "yeter be kadın, buna da mı susacaksın?" diye çemkirsem de Ebru, hikayedeki bütün aşırı karakterlerin sigorta kutusu sanki. Bir çeşit emniyet sübabıı gibi. Onun bu sakinliğinin verdiği sonunda o kazanacak eminliği rahatlatıyor beni. Kızlarının bütün tavırları, konağın bitmek bilmeyen kavga gürültüsü esnasında Ebru benim için arka fondaki muazzam Halfeti panoraması gibi. Orada tüm azametiyle duruyor, etrafindakiler onun üstunde tepiniyor, dövüşüyor, yıpranıyor ama o tüm mükemmelliği ile orada sakince, hep oradaymış gibi duruyor. "Ne yaparsanız yapın, bana ne kadar muhalefet ederseniz edin, benim tasarrufum olacak. Siz hepiniz benim dekorumun detaylarısınız!" der gibi adeta. Ondan oğlunu kaçıranlar, onun malına çöreklenenler, kalbini kırıp üstünde tepinenler el pençe divan durup onun istediği şekle girecekler çünkü. Ebru doğru bir kadın, senelerce "O kadın" olduğundan habersizce bütün bu yaşadıklarına maruz kalan bir kadın. Kazanmaması imkansız. Sakinliği, affediciliği ve merhametiyle kadın gibi kadın...