Ali…
Düştüğün yerden kalkmayı altı yaşında öğrendin Ali, senin dizlerinden çok çocukluğun kanadı, sen yine de kalktın o yerden, hep kalktın Ali. Babandan ‘oğlum’ kelimesini duymak istemediğinde, nefret ettiğinde, sesin titrediğinde, içindeki o kalbi kırık çocuğun daha derin kanadı dizleri. Ali, senin yaran çocukluğundaydı. Bir şansınız daha olsun istedi baban, senin de dediğin gibi o başka bir yolunu bilmiyor iletişimin, onun yaraları da çocukluğundan. Babanla sen Ali iki kayıp çocuksunuz, iyi yaralı ruh, iki psikopat adam ve iki hiçsiniz çoğu zaman.
Çırpınışların, öfke nöbetlerin, mavi gözlerini ele geçiren siyahlık hep bundan; haykırıyorsun ya ben sana benzemiyorum diye, benziyorsun Ali, sen en çok babana benziyorsun. Yaralarınız da aynı, yaralamanız da.
Ali, düştüğünde yere yine, aldığı darbe değildi onu çaresiz yapan, Ali düştüğünde yere, aslında çok net bildiği gerçekti kurtulmak istediği, çok benzediği babasıydı.