*Peri, Rana, İnci, Ahmet, Sevilay, Levent, Tuğçe, Emre, Melisa, Mert, unuttuklarım yoktur umarım. Kendinize iyi bakın. İnci patavatsızlığınla güzelsin sen, kaybetme onu. Ranağğ Abla, sözlüğümde disiplini andığımda senin de ismin çıkacak diğer karakterlerimin yanı sıra. Tuğçe ve Emre, üzmeyin oluumm birbirinizi, seviyorsunuz işte. Son olarak Sevilay, o kapıları aç Sevilay. Yapmadın şimdiye kadar, şimdi yap, Ali’yi yine vurma güvenmişliğinden. Bırakma o çocuğu kimsesiz, umutsuz, n’olur yapma!
Bölüm hakkında da kısa bir özet geçmek isterdim ama içimden gelmiyor. Neresini yazsam olumsuz çıkacak, yapmak istemiyorum. Haftalardır yapıyorum zaten. Ve fakat gerekli kişilerce okunuyorsa bilinsin ki, korkunç kırgın olarak gidiyorum. Sadece AlSel değil, Savaş ve Nazlı adına da -hala daha Melisa’yla vurmaya çalışıyorlar çünkü.- ve geri kalan herkes adına da yara almışlıklarım. Reytingler yükselmiş, ne diyeyim, umarım onları kaybetmeden devam edersiniz yolunuza. Uğurlar olsun.
Güneşin Kızları sana ne kazandırdı derseniz, bana en çok, kalbi güzel, aklı güzel koskoca bir Uzay Fandom kazandırdı. O Fandom’un içinden çok ama çok değerli dostluklar kazandırdı. Işıl ışıl parıldayan hikayeler, kelimeler bıraktı köşeme. Ekranella’ya yazdığım ilk yazı Güneşin Kızları idi, dolayısıyla güzel yazı işleri getirdi peşi sıra. Bir güzel Ali ve Selin hikayesi kazandırdı. -19’a kadar olan kısım sadece.- Muhtemelen ömrü hayatım boyunca bu denli içselleştiremeyeceğim bir karakteri, Ali’mi getirdi kıyılarıma. Özellikle takip edeceğim, oldukları işe illa ki dönüp bakacağım oyuncular kazandırdı. Zaten bu kategoride olanlar vardı, iyi ki’ler dedirttiler bana. Fark ettim ki, üstüne yazdığım şeyler keyifli olmaktan çıkıp, sinir harbine dönüşmeye başladı. Klavyenin tuşlarına ‘NEDEN, NEDEN?’ diye basmaya başladım en çok, gitmek zamanı gelmiştir dedim. Bir kitabı, bir filmi, bir diziyi hatta bir şarkıyı bile yarım bırakmaktan hiç haz etmeyen ben, bu diziyi yarım bırakıp, gidiyorum. Üzülüyor muyum? Hayır. Üzülmesi gereken taraf ne yazık ki ben değilim çünkü. Kafamdaki sonda daha mutluyum ben. Uzay Fandom’um da var, onlardan alırım, alınacak bir haber olursa. Bugüne kadar destekleyen, beğenen, seven, bekleyen, güzel dileklerini ellerime bırakanlara çok çok çok teşekkür ederim.
Dipnot olarak; Ekranella’dan gitmiyorum, sadece diziden gidiyorum yanlış anlaşılmasın. Şu an için Poyraz Karayel ve Blindspot var devamlılığını sürdürdüğüm, belki başka işlerin Özetliyorum’larında da buluşuruz. Ben pek gitmek’lerin insanı değilim esasen, vedaları da beceremem çok, oradan sebep yine sevdiğim başka bir şarkıdan alıntı yapayım da gideyim en iyisi.
“Çocuk,
Her vedanın ardında bir bekleyeni vardır kimsenin bilmediği.
Ve her gözyaşının altında bir dua kimsenin duymadığı.
Çevir gökyüzüne başını.
Bakma arkana!
Daha sert basa basa, daha güçlü!
Anlat bu kara şehrin yollarına, ak adımlarınla!
Gitmek yenilmek değildir, kazanmak da!
Gitmek gitmektir işte.
Hepsi bu.”
Koskocaman sevgiler, güzel günler.