Fatih’in fedaisi
Bu arada Mete, Fadik, Orhan ve Selim Mustafa’yı da çağırarak Ertan konusunu konuştular. Ertan’ı ne yapıp edip Zeynep’ten uzak tutmaları gerekiyordu. Fakat konudan Fatih’in haberi olmadığını öğrenince Mustafa, ‘Ben Fatih’in fedaisiyim, Fatih Bey’den habersiz bir şey yapamam’ deyip konuyu Fatih’e anlatmaya karar verdi.
Hazineye çok yaklaştılar…
Zeynep Indiana Jones’un müziği eşliğinde haritadaki şifreyi çözmüştü. Bir çeşmeyi işaret ediyordu harita. Cevat ve Kamil ile beraber mahalledeki çeşmeye gittiler. Tabii Fatih’siz olmazdı. O da geldi. Haritaya göre 80 m. ileride hazine vardı. Navigasyon cihazı ile ilerleyip gele gele Zeynep’lerin evinin arka bahçesine geldiler. Demek ki hazine buradaydı. Çeşmede gördükleri işaret bahçede bir yerlerde de vardı ama nerede? Zeynep bir türlü hatırlayamadı. Ama tatlı Selim annesini eliyle koymuş gibi götürdü işaretin olduğu yere. İşaret tam da bahçedeki kuyunun üzerindeydi. Demek ki hazine kuyunun içindeydi. Cevat ve Kamil apar topar eve gönderilip plan yapıldı. Gece herkes uyuyunca kuyuya ineceklerdi!
Tabii bu pek kolay olmadı. Evde herkes akşam oturması yapıyor, çay içiyor, kimsenin uyumaya niyeti yoktu. Tam da o anda bizim şaşkınlar herkesin uykusunu getirmek için ağızlarını kocaman kocaman açarak esnemeye başladılar. Bu sahne bence çok komikti. O kadar abartılı esniyorlardı ki değil kimsenin uykusu gelmesi, herkes cin kesilmişti. Esneme numarası işe yaramayınca Zeynep uyku ilaçlı ayran yaptı herkese. Bir güzel de içirdi.
Evet, herkes uyuduğuna gore kuyuya inmeye gelmişti sıra. Öncen Zeynep indi, Fatih ne kadar istemese de inmeyi, ‘Ama Faaaattiiihhh’ ses tonuyla kocasını ikna etti Zeynep.