Merakla beklenen Özkan Uğur-Musa Uzunlar sahneleri yavaştan çıktı piyasaya. Daha çok, daha çok. Adil Topal ve Bahri Umman’ın devleştikleri anları izlemek için sabırsızlanıyorum. Aç parantez, milletvekili olup bütün mafyaları bitirip, tek başına her şeye sahip olmaya çalışan Adil Topal arsızlığı?!? Kapa parantez.
Küçük, minnak dip notlar:
*Meltem’i al sev. Böyle al sabah akşam sev tüm kırılmışlıklarını. Meltem, Hare Sürel’den başkası olabilir miydi aynı havayı verir miydi? Hiç sanmıyorum.
*O Meltem’i kaçıran Sadrettin’in, biz her şeyin oyun olduğunu öğrenene kadar geçen süre zarfında, yemediği laf kalmadı. Ben kendi adıma çok özür diliyorum Sado Baba. Yüreğinin güzel olduğuna inanmıştım en başından beri biraz ayıp ettim, kusura kalma. Sadrettin ve Poyraz arasında geçen; ’’Göğsüme sıkacaksın, gaza gelip kafama sıkma Sadrettin!’’ ve ‘’İki el ateş etmen gerekli miydi?’’ ‘’Ne bileyim oluuum sıktım işte.’’ Repliklerini kahkahalarla tebrik ediyorum.
*Sema’nın Songül’e ayar verdiği anlarda kalkıp göbek atmak isteyen bir ben miydim??
*Mete’ye hala güvenmiyorum. Çıkacak bir şeyler.
*Buradan Meltem’e ‘’Allah’ın cezası’’ diyen Zülfikar’a da sesleniyorum. Birkaç bölüme ‘‘Sen Allah’ın bir lütfusun, gözümün nurusun,’’ diye kapısında yatacan kızımızın haberin yok dedeeeem!
Benden bu kadar. İçinizdeki seslerin hiç susmaması dileğiyle. Güzel günler.