Muzaffer Amca sonunda ameliyata girdi. Kızlarıyla, ‘geri zekalı’ damadıyla vedalaştı. Kızları ona emanet etti. Kaşla göz arasında da Saadet, Kemal’in evlenme teklifini kabul etti. Bedir ile Sevda da hiçbir şeyden habersiz anlık mutluluklarının tadını çıkarıyordu.
Muzaffer Amca ameliyattan sağ salim çıktı çıkmasına da mektup başlarına dert oldu. Süreyya Hanım’ın gözünü karartıp "Ben giderim gerekirse," dediği gerçek neydi çok merak ettim gerçekten. Mektup tabii ki kayıptı. Eşyalarla beraber kızların elindeydi ama henüz kızlar bulmamıştı.
Müjgan yani Yılmaz’ın eski kırığı ortadan kaybolmuştu. Tabii ki ‘delikanlı’ Yılmaz’ın bu durum içine hiç sinmemişti. Çalıştığı mekana gitti, kadını oradan çekti aldı. Bir kadının kurtuluşu yine bir erkeğin sayesinde oldu! Alkış! Yılmaz’ı o sevdiğimiz sevimli komik halinden sıyırıp maço deli Yılmaz’a çevirmeniz hiç hoş olmadı. Bu hikaye bu diziye, töre muhabbeti gibi hiç ama hiç yakışmadı.