*Mantık irade kuvvet artık işlemiyor, canım senle olmak istiyor. Bir yandan da ne kadar dillendirsem de, Defne'yi korkuttuğum daha doğrusu ürküttüğüm şakalarımda bir gerçeklik payı olsa da sen sarhoş ve uyuyorken öpemiyorum bile seni. İzlesem daha iyi, yüzünü ezberlesem en güzeli. Uyandığında yanındaki insanın seni izlediğini fark etmek ne kadar iyi hissettirir biliyorum, uyuduğumuzda belki prensimiz ne de güzel bakıyordur öyle. Hadi bana bakılmasın, ha İsmet ha ben, ben kimim ki? Ama Defne'nin masumluğu, çocuksuluğu var ya hani, İz esasen bununla yarışamadı. Çok seksi de olabilirdi, içinden acayip bir şey de çıkabilirdi, daha tutkulu bir kadın olabilirdi. Ama bu özelliklere sahip ve aynı zamanda sahte birçok kadından bıkan biri ancak bu kadar masum, saf, çocuksu birine aşık olabilirdi.
Bu demek değil ki malum vuslat muhabbeti ayyuka çıkmış, Defne'nin de değişimini görmeyeceğiz. Görürüz ama Defne bu, ben çok değişmiş bir Defne görmek de istemem, isterse reytingler olsun 15. Ben bu Defne'yi biliyorum, utanan sıkılan Defne'yi. Tabii biz bunları konuşuyorken ekip bizi elmayla kandırmış, sonra armutu elimize verip çok uzaklara uçuyor da olabilir şu an. Hiç önemli değil, hiç izlemesem de olur öyle sahneleri. Zaten artık en ufak öpüşmenin üstüne dahi yaşanan muhabbetlerden o kadar sıkıldım ki bu bölüm bir kez bile öpüşmeden ne de güzel aşk yaşadılarsa, belki de bunu istiyorum. Ay benim de bütün arsızlığım dilimdeymiş, resmen kuzu gibiyim.
Belki bir uyansa Defne, bir görse o öpecek Ömer'i. Zaten sevgililer, öpebilir pek tabii. Ama ellerini öpmeyi tercih ediyor, bu da yetiyor. Defne'nin yatağında uyumak, yastığını koklamak yetmişti bu mu yetmeyecek! Yanında aşkı, ne kadar güzel uyunulabilirse zaten o kadar güzel uyuyor, ona sarılıp uyuma, saatlerce izleme şansı var. Değil İplikçi ailesinin, değil İstanbul'un, gezegenin en şanslı adamı gibi hissediyor kendini. Biz zaten hazır olmadığını bildiği Defne banyodayken içeri girmeyen, kendi kendini telkin eden, kendine gel diyen Ömer'i seviyoruz, böyle iyi. Uyurken öpmemesi bana batmadı açıkçası, neden bu kadar mesele olmuş onu da anlamadım.
*Ömer'in içini biliyoruz desek yeridir. İçinde, özünde o da çok rahatsız değil bu ulaşamama hallerinden. Ama sorsanız Defne'ye sabah sabah kalp krizi geçirtir, gel faydalı şeyler yapalım sağlık için der. Ne sağlığıymış, kız adını duydu bayıldı gitti!
Yetmiyor, uğraşacak ya, devam ediyor. Allah aşkına şu kızcağıza verdiği kıyafete bakınız ahahahahahahaaha "az önce seviştim, istersem kendi kıyafetlerimi giyerim ama böyle daha seksi" gömleğini de verdi Defne'ye, sana helal olsun.
*Boncuk son ayakta bizi yatırdın iyi mi? Az önce seni övdüm övdüm övdüm, neler dedim arkandan. Sen gittin gömleği verdin, kızı zorla seksi yaptın, şimdi de bakınıp duruyorsun. Şunun haline bir bakınız, Defne'yi koca bir ciğer olarak görüyor kıyamam. Resmen biraz önce yazdığım her şeyi boşverip yine Defne'ye kızmak üzereyim, bu çocuk öyle bir halde ki ateşi olmayan sigarasını bundan yaksın.
*Komşulaaaaaaar burada çoğacayip şeyler yaşanıyor. Ömer resmen hafta boyu tatlılık stoğu yapmış, tek tek ortaya çıkarıyor şimdi. Anaaaağne biraz daha cingöz olaydı o sesleri duyunca polisle gelirdi, koçbaşı önce kapıya sonra sana vururdu ama olsundu. Biz şöyle sahneler izlemeyeli ne kadar oldu ya? Daha doğrusu daha önce izledik mi? İlk kez Kiralık Aşk izliyor gibiyim, neden üstümüze geldiniz bir bölümde bu kadar, bir daha bir şey istemeyelim diye mi hepsini topluca verdiniz? BİR DAKİKA, BİR DAKİKA! Yoksa ölüyor muyum? Kesin son kez mutlu etmek istediniz dimi? Yok benim zaten "kafam ağrıyor" dedi diye Defne'nin kafasını öpen Ömer'i görünce anlamam lazımdı. Koray'ın yas gözlükleri görselini koymuşum gibi düşünün; yastayım, yazma.