*Siz bu satırları okuyorken, ben cuma günü izlediğim bölümün keyfiyle haaaaala daha Business Class uçuyor olacağım. Resmen diğer tüm bölümlerle arama perdeyi çektim, görmüyorum bile. Elimde portakal suyum ve önümde portakallı ördeğimle size gülümsüyorum ve "teşeeeeeğkkürleeeeer teşeeeeğkkürler" diyorum, kafası geldi gitmiyor.

Son zamanlarda izlediğim en güzel bölümdü demekten çekinmiyorum, öyleydi be! 40 da güzel olacak, artık sezon finali mi olur final mi bilmiyorum ama o vakte kadar da her şey güzel olacak, sus hissediyorum, sus. 40 benim için ayran dağıttığım kırkı çıkmak tabiriyle kalmasın, öyle bir kırk verin ki tüm "yavrum ben çay istiyorum ama açık olsun, yanına da limon, bir parça da varsa eğer bak önemli değil ama akide koyabilirsen yanına..." diye çay değil parça tesirli bomba isteyen teyzeleri unutayım.

Keyfimden goygoy bile yapamıyorum, esprilerim 50+ teyzelerin Facebook duvarındaki Bahattin gönderileri gibi oldu. Aman öyle ya da böyle, gönder gelsin.

*Haydaaaaaa, haydaaaaa, haydaaaaa! Yahu daha yeni oturmuşuz, reklam bitti mi bitmedi mi bilemediğimiz aralıkta bir başlıyorsun şlaaaaaks diye tokat ağzımızın üstüne. "Sus otur bak bölüm başladı, hem de nasıl" diyen senarist çekiciliği, severim sert çıkışları hoşuma gitmedi değil. Anca rüyanda görürsün mü dersiniz yoksa bilinçaltın, bilincin, bilinçüstün, lobların, nefes borun komple "hayalim üç kelime o da şöyle evli, sevişmek, legal" mi kaplı dersiniz bilmiyorum ama bir şey demişsiniz Ömer'e belli. Ömercim İplikçi, üzgün kaslım, kafanın içinde açtığın her bir Defne sekmesi tehlikeli, kızın adına korkmaya başladım. Yine de sen son kez güncelle bak eski sürüm kullanıyorsun belli. Cinsellikten hiçbir beklentim yok bornozunun yerine başka bir şey düşünemedin mi bıdık?

*Hani rüyadan uyanırsın, o kadar güzeldir ki bir daha uyumaya ve kaldığın yerden devam etmeye çalışırsın ya, Ömer'den bunu bekledim. Ben yazsam herhalde uyumaya çalışan bir Ömer yazardım, en sonunda da yastığı mastığı sağa sola atıp, komple yatağı aleve verip şirkete koşturturdum. Adam yatağın libidok tarafından uyandı, bütün gün kıza yukarıdaki ifadeyle baktı resmen. Adam uyandığında tam olarak üzülemedi bile, rüyanın gerçekleşeceği günü düşündü de sırıttı durdu herhalde. Defne, kaç kurtar kendini güzel kızım, kızılım… Arife günü mağaza kasiyeri gibi kalacaksın öyle, Allah kurtarsın tatlı balığım...

*Ay çok güldüm aklıma ne geldi, hani biz bu ustaya derviş muamelesi yapıyoruz ya hani Ömer Beyler olarak, gidip rüyasını anlatıyormuş ustaya. Usta rüyamda afedersin Defne bornozla, saçlar falan ıslak, sevgilim diyorum ilk kez ha daha reelde demedim. Afedersin şey...Usta nereye gidiyorsun usta gel...

Ömer'in anası babası yoksa da Sadri Usta'sı var. Muhtemelen istemeye de onunla gidecek, ne de olsa babası sayılır. Zaten usta Defne'ye onay vermişti, Ömer için önemli olsa gerek, hep ona danışarak ilerlemiş hayatında. Passionis üzerinden ustaya biraz nakit çıkalım yalnız, adam bütün gün özlü sözler, özgün hikayeler için uğraşıyor, canım.net gibi adam. Aşk doktoru Sadri yazın önlüğüne, hey gibi amcam ne tatlısın. Ve sen Ömer’cim, Sadri Usta'ya da söylediğine göre artık kafanda tamamen bitirdin olayı belli, hadi Allah tamamına erdirsin.

*Ömer, ustanın yanına uğradıktan sonra asıl işinin başına geçti: Rüyaları gerçekleştirme sekansları. Başlayalım, "Günaydın sevgilim," dedi Ömer, Defne'nin haline bir bakınız. Kız anana babana mı saydırdı adam, hiç o piremsesliğine yakışmıyor püskürttün ettin pis pis benim gibi. Koltuk olsa koltuktan düşeceksin, az sakin ol. Gerçi o da haksız değil, Ömer daha Defne'ye "seni seviyorum" bile demedi doğru düzgün, sevgi sözcükleri konusunda berbatlar. Sevgilim deyince kızın önüne aniden oksijen maskesi düştü. Bu görevimizi tamamladık ama Defne'de bornoz yok, saçlar da ıslak değil. O zaman en azından sırnaşma aşamasına geçelim Ömüş, buyrun asansöre.

Rüyamda diyor, seni gördüm diyor. Normalde diyor hani öpüşemiyoruz ya bile diyor, ölümcül derecede yaklaşmak istiyorum ama sen uzaklaştırıyorsun ya diyor, bilincim isyan etti kendi kendini rahatlatıyor. Defne’cim, hiç mi merak etmiyorsun? Ben olsam kurcalardım. Adam aniden bir sabah, cinsel gerilim bitince yüzü gülen Hababam Sınıfı Perran Kutman'ı gibi geldi sınıfa, sırıtmadan duramıyor.

Rüyadır, bornozdur şudur budur bırakın. Bu adam o kadar güzel bakıyor, o kadar güzel ki en minik en detay hareketi bile, isterse binlerce sene yenmesin o elma ne çıkar. Koltuğun altına kadar indim, en son "Aaaa buralar tozlanmış konu komşu görse ne ayıp," derken buldum kendimi. Ömer Defne'nin boynuna sarılmaya çalıştıkça, ansızın yanağından öpücük kaptıkça, hele hele o elini öptüğünde cennet bahçelerine terlikleri ayağından fırlaya fırlaya koşar gibi gülümsediğinde ben de koltuğun altını öptüm açıkçası. Barış Arduç, kaçmıyor kaçmıyor, her ayrıntın ayrı güzel farkındayız. Gözün asansör ne durumda diye düğmelere kayarken bile muzursun. Favorim Defne'nin yastığını koklayıp ona sarılır gibi sarıldığı sahneydi, artık bu bölüm favori mavori kalmadı yığınla materyal var artık elimde. Döndürür izlerim ki, gönder gelsin, gönder.

*Yetmesin, ay yetmesin adama eziyet ettikçe edin Defne Hanım. Yahu utanır insan hem rüyasında hem reelde böyle olunur mu. Biiiiir gün de serbest kıyafetle gel okula be kadın, her gün Ömer'in piremsesi formasını giyip durma. Adam odalara sığamadı iki dakika olsun görmek istedi, manzaraya bak. Vitamini kabuğunda tamam da dilim dilim yap ye, sonra bak Ömer gidince önce anlamayıp sonra elmaya bakınca jeton düşme efektini girersin. Sadece Beverly Hills kızı olanlar görebilmiştir, Ömer'den Defne'ye doğru minik simli kalpçikler aktı Defne elma yerken. Hemen bir emoji istiyorum, gözleri elmalı gülümseyen surat. "Günaha girmez miyiz tatlı kısss" koyacağım adını da. Ömer odada duramadı resmen, kibrit çaksan alev alacaktı ortam. Ben zaten bu bölüm izlerken yangın tüpünü omzumdan indirmedim hiç. Ha müdahale eder miyim, ne mana?

*Ömer adeta tek bir tatlışlık hakkı varmış gibi hepsini Defne'ye kullanıyor, başka kimseye kalmıyor. Bu Derya Yasemin'den bile çekmedi bu kadar, Ömer bu kıza yaptığı suratsızlığı eve gelen misafire yapsa vallahi yabani diye adı çıkar. Oğlum evladım çık odandan bir selam ver, şu Derya'ya bir gül, bir kere de tamamsın de. Arkadaş Derya da normal değil ki, sürekli kalkış ve varış noktaları arasında ne kadar durak varsa selam vermeden geçmiyor. Bir ara sünnet falan dedi slkjklasjskja. Yalnız Derya diyorum, bu dizinin diyorum, başından beri diyorum, değişmeden hatta daha da iyi olarak o küçük rolünü en hakkıyla yerine getirenlerden diyorum. Derya değil tabii ki, Selin Uzal. Kendisinin talihsizliği Defne olamamak. Ömer Defne olsa böyle mi yapardı, Defne'nin yerine kendi çekecekti fotokopileri neredeyse. Neyse, hayırlara vesile oldu ve Derya'yı çıldırttı.

*Yasemin'e "bu saç yakışmış" demeyen bir ben kaldım, diyeyim. Hakikaten yakıştı, yeni saç yeni biri gibi göstermiş seni Yasemin’cim. Sen "ölücem aşkımdan" dedikçe benim içim kıpırdıyor, resmen ikinci favori çiftim oldunuz, #RIPİsmail açıkçası.

Nerde Defne & Ömer uzaklaşsın diye uğraşan, türlü kumpaslar kuran Yasemin, nerde evleneceklerini öğrendiğinde "Ben kız tarafıyım," diyen Yaso. İçindeki iyiliğe inandığıma sevindim, beni yanıltmadın. Hemen de tatava yapmadan kabul etti Defne'nin Passionis'e geçişini. İstese diretebilirdi, artık duyguların birçok şeyden daha önemli olduğunu öğrenen bir Yasemin var karşımızda. Onun da tam karşısında, nefes mesafesinde bir Sinan var. Sinan beni delirtecek, bir insan aşık olunca bu kadar mı şaşkoloz ve şeker olur! Adam hem şeker, hem duygusal, hem seksi, hem aşçı, hem...Bunların hepsi bir bünyeye fazla Sinan, o yüzden seni double date'e davet ediyoruz. Oduncu kazağını da al gel.

*Bak tatlış dedim, resmen araya başka sahneler girdi ama Nihan'la devam etmem gerekti. İsmail için hamam hamam gezmeye de başlayacak yakında, gıyabında izdivaç programlarına da çıkacak. Arkadaşının sorununa çözüm getirmek için salisesinde aksiyon alan insanlara bayılıyorum. Belki İsmail'in bilhassa iş kadınlarına karşı bir zaafı vardır diye "Parfümeride çalışıyor ha, iş kadını bir yerde," diyor. Sanem Yeles'le pek sevişmeyiz, kendisi ile aramda bir arsa meselesinden dolayı tatsızlık yaşandı. Afedersin arsama 3 ila 5 metre kadar girdi, ben onun kayınçosunu saçmayla vurdum falan gibi birtakım yersiz olaylar yaşandı. Ama yine de Nihan'ı seviyorum. Tek bir tavsiyem var naçizane. Nihan'ın sahneleri arttı, gördükçe yüzümüz gülüyor ama eskiden daha doluydu içi sanki, şimdi ortamın delisi gibi bir yere gidiyor onu yapmayın n’olar. Şöyle Defne'yle dertleştiği, ona akıl verdiği ama bunu da Defne'nin cingöz kafası çalışan arkadaşı olarak yaptığı sahneleri çok özledik. Vermeseniz mi onlardan daha çok?