1) Annalise: Bütün tatili otel odasından dışarı çıkmayarak geçirdi. Tam bir “Depresyondayım, aldatıldım, metresinden çocuk peydahlamış kocam öldürüldü, çok yalnızım,” vakası. Görümcesi ve Bonnie dahil herkese yıllardır görüşmediği annesinin yanında olduğunu söylemiş. Olay yüzünden depresyona girse de dava kafasını toparladı ve hatta bölümün bir noktasında Nate’le yarı çıplak sarılmış konuşuyorlardı.
Bu arada öğrendik ki veya benim yeni dikkatimi çekti, Nate’in karısı rahatsız ve hastanedeymiş. Hatta artık Annalise’den de haberi varmış.
2) Wes ve Rebecca: Her zamanki gibi eğlenceli tarafıyla yaşama devam eden Rebecca’nın yanında olay gününde yaşananların etkisinden kurtulamamış bir Wes. Hatta Noel zamanı onun odasında ve olay günüyle alakalı-alakasız kâbuslarla geçmiş. Hannah’nın ortaya çıkmasından huzursuzlansa da Annalise’e güvenmek durumunda kaldı. Bir ara Wes’ten önce dairede yaşayan Rudy Walters’a büyükannesinden mektup geldi ve ben de Wes gibi meraklandım. Acaba bu konuya yine değinirler mi?
Ek: Connor’ın ikinci dönemin ilk günü Wes ile yan yana geldiklerinde Wes’in ilk dönemin ilk gününde söylediği cümleleri aynen ona söylemesi beni güldürdü.
3) Michaela: Annalise ile kapışsalar da totale bakarsak hayatı en yolunda gitmeyen Michaela olsa gerek. Bölümün başında mutluluk yalanı söylese de sonradan anladık ki depresyondaki bir başka kişi de o olmuş. Yetmemiş, içkiyi fazla kaçırıp sevgilisini bir ‘erkekle’ yakınlaşmakla suçlamış. Bu da Aiden’ın düğünü ertelemek istemesine neden oldu… Geçmiş olsun.
Ek: Kaybolan yüzüğünün sahtesini yaptırması güzel olmuş da umarım ayağına dolanmaz.