Bu hoşlanmamış haliyse hoşlandığı halini düşünemiyorum bir an için ve malum “düşünemedi” karikatürü beliriyor kafamın üstündeki düşünce bulutunda. Sağ olsun senaristler benim daha fazla serbest çağrışmama izin vermeyip “Sana aşığım kızım ben!” dedirtiyor Yalın’a da hepimiz rahat ediyoruz. Ve tabii ki şanına yakışır bir öpücükle birlikte. Sekiz bölüm sonunda itiraflar geliyor anlayacağınız. Entrikalar, yanlış anlamalar ile kördüğüme bağlarız diye çok korkuyordum, şükür öyle oyunlara girmediler.
Bu arada unutmadan söyleyeyim Bu bölüm beni en çok etkileyen sahne Doruk, Leyla ve Toprak sahnesi oldu. Doruk’un aile özlemi içimi burktu ne yalan söyleyeyim. Kıskanç eski koca muhabbetini çok uzatmadan tatlıya bağlasalar keşke. Oluşturulan algı çok yanlış çünkü… Bir de Yalın’ın Defne’yi görür görmez üstüne düşmesi ve Defne’nin bu duruma sessiz kalması var tabii. Yeşim ve Çınar sahneleri ise en sevdiklerim; duyguları çok güzel yansıyor seyirciye. Öyle aşık aşık birbirlerine bakmaları, Çınar’ın aşktan gözü kör tavırları… Özellikle Çınar’ın Yeşim’in kucağındaki yastıkta hemencecik uykuya dalması detayı beni benden aldı.
Bu bölümü de bir şekilde atlattık. Toprak’ın koruya gelmesi ile ortalık karışacağa benziyor. Pembe Sultan ve Müsteşar Zıpzıp Osman yine karıştıracak ortalığı. Toprak henüz Çınar ve Yeşim’i kabullenememişken Yalın ve Defne’yi öğrenirse bomba misali infilak eder. Güç çiftlerimizle olsun!