Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Birlikteyken şahanesiniz!
Sezon: 1 Bölüm: 42

Ağlamıyorum, gururdan gözlerim doldu sadece. Ayakta alkışlanacak sahne değil miydi Signor&Signora İplikçi sahnesi? Odada yemiş Fikret içerikli kalayı Ömer, Defne'yi görünce bir şok oldu zaten. Bir de üstüne "Fikret, benim arkadaşım. Kendisi bir deha," cümlesi, adam ambalenin tillahı oldu, vallahi artık "Anlamıyorum ben Defne," demeye utanıyor. Her ne kadar Ömer, kapının ev tarafına sorun taşımak istemese de Defne yurdum kadını, evde söverim, dışarda överim modunda. Yellozlar gelip geçici, forever Defne İplikçi diyor, ay pardon böyle demiyordu. Ömer İplikçi dehasına daha çok güveniyorum, Gallo bugün var yarın yok, bilemeyiz, Passionis'le çalışacaksanız, bu sadece bize güvendiğiniz için olmalı, biz Gallo'nun biletini kesçez çünkü, sonra papaz olmayalım diyor. Ya da buna benzer bir şeyler söylüyor sanırım, gururlanmaktan odaklanamadım. Nasıl da sevgilisini büyüleyen bir kadın.. Ama Ömer İplikçi bu, altta kalır mı sandınız? Dünyanın diyor, en şahane diyor, kadınıyla diyor, nişanlandım diyor. Şanslı olan benim diyor. Ve sanırım, sonunda, Defne'nin üzerindeki tüm eziklik psikolojisi uçup gidiyor, gitmek zorunda. Dişli, iddialı ve kendine fazlasıyla güvenen Defne en sevdiğim Defne'dir, tam da Ömer'in kendisinin farkına varmasını istediği çizgidedir de diyebiliriz. Sık sık görmek isterim, hatta en çok böyle görmek isterim Defne'yi.. Resepsiyoniste "İplikçi değil, Topal," diyen Defne'yi, soyadına sahip çıkarak, "Defne Topal, benim hayatımın aşkı," diye tanıtan Ömer Bey'ler, ne de etkiliyeci bir aşıktır öyle.

Ne kadar da sevgilisinin bilekliğine göre elbise seçen bir kız.

Otel kapısında karşılatıkları, boncuk gözlü teyzemizin de dediği gibi, "Allah sizi nazarlardan saklasın, birbirinizin kıymetini bilin." Maşallah diyelim, devam edelim. El ele adeta seke seke, mutluluk ve aşkla yürüyen Ömer ve Defne'sinin mutluluğunu ne bozabilir? 17 katlı plazada "Tesadüfün bu kadarı," denilecek cinsteki zorlama asansör sahneleri gibi çalan telefonlar elbette. Ama bunlar genelde, ilişkinin başlarında güzeldir, bir yerden sonra gerçekten iç bayabilir. Defne ve Ömer'i nasıl bilirsiniz sorusuna 100 populer cevap arasak, mutlaka "Yeryüzündeki herkesin ilişkilerine karşı olduğu çift," diyenler de olacaktır çoğunluklu olarak. 42 bölümdür, "Şiştim, içim de gaz oldu," diye gezen Koray Bey'lerin gaz sıkışması da gelir güzel anımızı bozar elbette. Ne olurdu bir dolaşsalardı, gezselerdi de bir saat sonra arasaydı Sinan..

Hani pasta yememiştin Koriş?

Geldim efendim gelmez miyim? En çok Koray'a geliyorum, döne döne geliyorum. Salih Bademci ve Onur Büyüktopçu'ya kocaman sevgilerimi yolluyorum. En favori anım da, Sinan'a atarlanıp, Sinan'ın masayı devirmesiyle korkup kaçan Koray'ın tüm hal ve hareketleriydi. Bildiğin beş yaşındaki çocuklar gibi kavga ettiler, en çok onlar kavga etti, döne döne kavga ettiler ve temsili değil bu cümleler. Mekanı tavaf ettiler, gülmekten yerlere yattım. Ama araba sahnesi de efsaneydi, Sinan Koray'ı doğuma yetiştiriyor gibi davrandı, ben artık ben değilim. Allah Koriş'imizi başımızdan eksik etmesin, tüm eş dost toplandık, Allah onun gıybet ve dedikodularını affetsin diye dua ediyoruz. Koray'sa her hafta kendi komedi çıtasını bir basamak yükseltiyor, efsane oluyor. Koray gibi bir karakteri farklı karakterlerle absürt komedinin içinde çok fazla seviyorum. Ekseriyetle dedim ve daha fazla da diyeceğim, sürekli diyeceğim ne olur Nihan-Koray sahnesi verin bana ne olur ^.^

Ne kadar da aydınlanma çağı yaşayan tatlı bi anağne.

Nihan demişken, Serdar'la boşandılar da biz mi duymadık? Bu ne biçim evlilik? Konferans konuşmasını ilk keşfettiğimde, ben de aynı Türkan Teyze gibiydim, o yüzden çok gülüyorum da hamam derken? Ahahahaha. Defne, Nihan'ın hamam yolları taştan, dolmalar dökülür baştan maceralarıdan bihaber, malum dağ evi yollarındaydı kendileri. Ama karşıymış işte o da anlamış olduk. Kız isteme mevzusu nihayet gündemimize girdiğine göre, halaya duralım mı? "Tey tey tey," diye başladım ben. Nihan'ım, netliğinden ödün vermeyen zeka küpüm benim, Türkan Teyze'ye "Havan kime kız, en çok biz İplikçi heveslisiyiz," diye verdi ayarı. Hulusi-Türkan evliliğinin de yegane destekçisi. Hepimizden onay var, yürüyün be, kim tutar sizi? Ama Allah biliyor, en çok Neriman'ın tepkisini merak ediyorum, gelsin şamata. Zaten Topal Ailesi'nin de kendilerine vermeleri gereken bir ders var. Ama zamanlama manidar, Neriman artık Defne'nin en büyük destekçisi olacak gibi ^.^

Ömer ve Sinan'ın, Koriş'in evindeki yersiz iş konuşmasından bahsedelim. Geçen hafta sana açık bir soru yönelten Defne'ne "Evet," demen ne kadar yersizdiyse, o şekil olmazdıysa, bu hafta da Sinan'a löp diye "Hayır," demen pek bir olmadı sanki. Bak şimdi Ömer'im İplikçi'm, evet Sinan, olaya duygusal bakıyor, evet sen Defne’ye hisse vermedin, sadece işe aldın. Evet, işler tıkırında gitseydi zaten Passionis'ten ayrılmamış olacaktı, sen onu yetiştiriyordun, ilk eğitimini senden aldı. Evet haklısın Sinan'ın sana "Sen gönül işlerini, şirkete taşıyon ama bağane ben de taşıcam," demesi anormal, evet siz İz'le Ömer'diniz ama sen onu yalnızca iş için çağırmıştın, Marsilya'yı bırakıp, senin için konsept danışmanı olmuştu hatta evet ama, sanki yıllardır Sinan bu soruyu sorsun diye bekliyormuşsun gibi löp diye "Hayır," denir mi? İnsan bir kafamda tartıyım ben bunu der, ne bileyim en kötü sana sms atarım sonra, bir oluruna olmazına bakayım, der. Tamam Sinan da senin gözünde mimli, Yasemin desen sicili fazlasıyla kabarık, ihanetlerle dolu, hatta son olarak da Tranba ortaklığını sakladı, Defne'ni Tranba çalışanı yaptı, seni de dolaylı yoldan Tranba'yla ortak çalışma yapan kişi etti falan filan da, insan Sinan'ın yazlığının hayrına bir düşünmez mi? Sonra yine hayır dersin gerekirse, maksat yarım elma gönül alma. Bak elma diyorum, yazlık ev diyorum, Sinan diyorum, ya. Gözümde Defne ile eve döndüğünüzde, bahçedeki masada viskilerinizi yudumlarken, Defne'nin sana "O sorunun cevabı hayır mı Ömer?" diye soruşu canlandı, ciddi kalamıyorum.

Anneem babaam ayrılmayın, söz bir daha gazımı sıkıştırmıcam.

Ömer de kendince haklı, Sinan da kendince haklı elbette. Şimdi ben işletme öğrencisiyim, ayran gönüllü Sinan'cık mevzu bahis, bu Yasemin'e bir yamuk yapar, sonra Yasemin düşman kesilir, al başına bela. Ya da yine Sinan mevzu bahis, ortaklık bozulmaya kalkar, mazi kalbimde yaradır, Koriş gitti Sinan'ı seçti zamanında, şimdi Yasemin de Sinan'dan taraf, al başına başka bela, Passionis'ten kovulan Ömer'ler, risk almaya değmez. Ayrıca yani şirket kurduk kardeş burada, her düşeni ortak yapmak suretiyle yardım eli uzatırsak, al başına başka türlü bela, şirket değil resmen aşiret oluruz. Yine çok yükseldim. Yasemin, kötüden iyiye çok güzel evrildi, Ömer'in önce bunu bir idrak etmesi lazım. Evet, Defne'ye çok ayrıcalık tanındı Ömer'in sevdiceği diye ama mazi kalbimde yaradır vol2, Defne'ye yüzde üç yüz zam yapmadın, ne demek Yasemin'le ortak olmak? İş yapıyoruz kardeş burada, az biraz stratejik zeka diyeceğim ama, kendi tasarımlarının flash belleğini sorgusuz sualsiz Deniz'in ellerine bırakan bir adamla şirket yönetiyoruz burada, üzülüyorum. Her şeyler bir yana bunları siz tartın biçin, ben Yasemin'i Passionis'te isterim vallahi. Zaten ortak olma yoluna gitmelerini, haftalardır söylüyorum. Ömer, Yasemin gelsin çalışsın ama ortak olamayız dedi, kestirdi attı lakin Yasemin'in bir sözü var, "Bir kere büyürsen, küçülemezsin." Şimdi ben bunu kafamda bir yere koyarsam, patronluk çizgisinden çıkmak istemeyeceğini düşünüyorum. Ayrıca kurtarılması gereken sadece Yasemin değil, emrinde çalışan insanlar da var, Yasemin onlardan da sorumlu. Ömer'e de ihanet etmekle bir çok kez sınanmasına rağmen, sınavı hep yüksek notlarla geçmişliği de oldu Deniz'in karşısında, yani dolaylı yoldan aslında Ömer ve Defne için bitti, Deniz'le ortaklıkları. Ama Ömer, her konudan olduğu gibi, bunlardan da bihaber.

Son para avcısı bükücü.

Neriman İplikçi'nin askerleriyiz! Yellozlar gelip geçici, forever Neriman İplikçi! Sahalara dönen, kıvrak zekasını çok sevdiğim güzel kadın. Candır Neriman İplikçi, temel taşıdır hikayemizin. Özlemişim, vallahi çok özlemişim, olaylara sihirli dokunuşlarda bulunmasını, hayat derslerini, mükemmel mimiklerini, harika gözlemlerini.. Sahalara dönmeniz hayırlı uğurlu olsun efendim. Bir akşam önce partide bir rezalet yaşayıp, ertesi gün hiçbir şey olmamışcasına ancak bu kadar kendine güvenebilir bir kadın. Yasemin-Neriman laf sokmalı geriliminden sonra, Sinan-Neriman sahnelerini ne çok özlediğimi bir kez daha anladım da, Sinan yine anlamadı, olsundu. Neriman durmuyordu, bizleri coşturuyordu. Oy hayatım, Fikret'in gözlerini en çok sen oy, benim yerime de oy. "Ben o Fikret'i dizimde sektirip 90'a takarım," ahahahahahah. Evet Nero'm, gıcığız, kılız, düşmanız! Her ne kadar sana ve yaptıklarına, hatta bir türlü yapmadıklarına çok kızsam da, düşmanımın düşmanı dostumdur uzantılı değil seninle samimiyetimiz. Sen başkasın, yerin bende ayrı. Hayatının Ömer'e asılan, servet avcılarını temizlemekle geçtiğini dile getirirken, Defne'nin farklı olduğunu vurgulamasını çok sevdim, çok şükür Defne'yi gerçekten tanımış. Bu arada Koray ve Neriman dostluğunu da yine çok iyi hissettim, stabil kalan şeylere bayılıyorum.

1 2 3 4
Dilara Pamuk
18/04/2016 18:26
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR