Defne ezim ezim ezilirken ve tam da Neriman'ın dediği gibi, Ömer'i kendi elleriyle Fikret'e iterken, Passionis'te olan herkes de Defne'ye acıyor ve gülercesine teselli ediyor. En çok da Kıvanç'ın sözleri koydu bana, o biliyormuşmuş böyle olacağını. Ömer İplikçi'yi gömdüler, bir de üstüne toprak atıyorlar adeta. Derya-Ömer sahnesi kalp ben, gülmekten karnıma ağrılar girdi o beş altı saniyede. Ömer, Defne'den gözlerini alamıyor, adamın bakışlarından aradaki cam bölme tuz buz olacak neredeyse, Defne de sanırım harıl harıl bir mektup yazıyor o sıralarda. Sinan'ın camdan Defne'nin odaya yapışması, beni aldı 2. bölüm'e ışınladı. Her şey değişir, hayat değişir ama bazı şeyler de asla değişmez ya hani, bu tatlı eski esintileri görmek içimi kıpır kıpır ediyor. Sinan geldi ve kendilerine ön balayı rüşvetiyle, "Burası bir şirket iş yapıyoz biz burda," hatırlatmasında bulundu. Ömer baktı, Defne hala trip atıyor, benim ondan ne eksiğim var ben de trip atçam dedi, birbirlerini zinhar istemiyolla. Tabii ki bu dağın görünen yüzü, birbirlerinin arkasından Sinan'a koşuyorlar da, ah zavallı Sinaaağğn. Eh madem, birbirleriyle gitmeyi istiyor ikisi de, mecbur düşüyorlar yollara, sakın yanlış anlamayın iş için..

Ömer, Defne'nin arabasının kapısını açsın da açsın diye evrenle konuştuğum zamanlar olmuştu, ama ben Defne'yi tanımıyorsam demek ki. Gülmekten yazamayacak haldeyim aklıma geldikçe. Artizlik yapmak isteyen Defne'ler, yere kapanmak üzereydiler. Ne de güzel şaaptılar öyle! Düşene gülünmez, kaza geçirene gülünmez ama Defne'ye gülmekten ölünür. Kız çaresiz durumda sevgili sayın seyirciler. Kabarmış saçlarından Ömer'i kesemiyor, zaten utangaçlıktan kızarıyor, Ömer bu durumu çakozlayalı çok olmuş durumda. N'apsın bu Defne? "Çok geçmiş olsun," diyen Ömer'ler, size selam gönderiyorum, bende kalp var. Yol boyunca Ömer ne kadar gülmemek için kendini zor tuttuysa, ben de gülmelere doyamadım. Yapmışsınız olmuş efendim, teşekkürler. Resepsiyoniste atarlanan Defne'ler ve onun bu hallerine "Delidir ne yapsa yeridir," edasıyla, tatlı tatlı bakan Ömer'ler candır can. Aynı odada kalmak gerçekten sorun muydu Defne bilmemekle beraber hep öyle olur zaten dediğin gibi, oda falan bulunmaz. Malum konferans mevsimi.

Ön balayı dedik de böyle mi dedik be Sinan'cığım? Bu bildiğin Yasemin ve Sinan'lık bir oda, Ömer ve Defne böyle romantiklikten hoşlanmıyorlar. Elma ve tuz mu? Afrodizyak içerikli hiçbir şeyleri istemiyoruz biz, milletçe geriliyoruz. Koca Ömer İplikçi, perdeye yaslanıp dengesini kaybetti, ayaklarının üstüne basamadı ya, beni aldı bir gülme. Aynen, sevişmek de neymiş, şaşarım. Biriniz konferansa gidin, biriniz ortalığı toplayın, aynen; zaten sevişmeyin savaşın siz. Trend şu, birbiriniz için yanacaksınız ama zinhar beraber yanmayacaksınız, amaç heyecanı zinde tutmak zaar. Bir konferansa gideyim, Ömer'i uzun uzun izleyelim dedi Defne, Ömer işine verdiği önemi anlatıyordu o sırada konuşmacı olarak. Defne yaptı hemen flashbacki, işe gitmeyelim kaytaralım diyen Ömer'ler geldi aklına, bu konferans etik değil dedi çıktı gitti. Gelişiyle de gidişiyle de Ömer'i bu kadar dağıttığı yetmezmiş gibi bir de bornozla karşısına çıkarak bir kere daha dağıttı Ömer'i Defne.

-Ben de şimdi duş alıcaktım.

-Onu anladım ben.

Ahahahahahahah. Ne kadar da zeki bir adam, aşk aptallaştırır, aşka düşen aptallaşır, ancak bu kadar olur, gülerken ölüyorum. Ayrıca yeni bir şey saptadım, bornoz varsa cinsel içerikli şeyler asla olmaz, burada da lanetlendik.

Feryal arıyor, Feryal mi arıyor? Bakınız diziden gelip geçmiş herkes bir şekilde, tarihteki yerini almış dahi olsa, olası yakınlaşma sahnesini baltalamak için hortlayabiliyor. Bir dakika, Feryal mi arıyor? Feryal diyosun.. Feryal'cim mi diyosun? Samimiyette senli benli ilişkisi, hatta bayağı iyelik ekli falan, hahaha oldu o zaman Ömer'im İplikçi'm, yüreği yemiş de gelmişsin madem, afiyet olsun. Defne Feryal'e kaşlarını kaldırdı ama Gallo'lu muhabbet daha çok tribal radarına girdiği için, Feryal'in pek üstünde duramadı. Ömer'ciiim diyor, Fiko diyor, siz diyor, nişan diyor, tüm bunlar yetmiyor, ileride iş ilişkisi aşka dönüşür diyor. Cinsel tansiyon dönüşüyor birden hiper tansiyona, Defne neredeyse felç geçirecek. Ömer içinden geçiriyor, "Feryal'ciğim gözünü seveyim sus, kızın saçları kıskançlıktan yele gibi oldu, kabardıkça kabarıyor kızın kafası, yapma bu işin sonu kötü," ama dış sesine bunlar sadece "Ben seni sonra arayayım Feryal," olarak yansıyor tabii.. (ARAMADI) Ömer, yine bir şekilde durumu toparladığını sansa da, ben de Feryal gibi, beni yemiyorsun di mi Sayın İplikçi olmadım değil. Hayır sen neden isim vermiyorsun ki? Feryal, Defne'yi tanıyor. Hani şu, vıcık vıcık cilveleşirken utandırdığınız, gıcık olan pardon gıcık tutan kız, heh işte o, Defne ya eski asistanın, pardon Sinan'ın asistanı.

"İlişkiniz aşka da dönüşür canavara da dönüşür," derken Defne'nin demek istediği, "Aşka dönüşürse, canavar olur, canınızı alırım"dı, bunu sadece ben böyle anlamış olamam. Defne, Ömer'den açıklama bekliyor, "Defne, her şeyi yanlış anladın, aramızda bir şey yok, biz Fikret'le evlenmiyoruz, seninle evleniyorum, basın işte, Fikret'i sevmiyorum, o gün magazinciler kendileri uydurdular onu," şeklinde bir açıklama zaar, çünkü her şey olup biterken Defne de hep oralardaydı. Hakikaten Ömer neyi açıklayabilir ki Defne'ye? Seni savunuyorum diye sakın gülümseme Ömer'im İplikçi'm, ne demek benden hoşlanmıyordur, bu senin paranoyandır?! “What does it mean?” diye sormaktan ciğerim soldu be bana da acıyın azcık. Yahu birinin sana yürüdüğünü anlaman için illa, "Çıkmana gerek yok, ben senden neyi sakladım ki?" diye sana açıkça seks teklif eden Yasemin'i taklit mi etmesi lazım? Yoksa, dümdüz sana "Londra'dır belki bizim şehrimiz," diye koşan Feryal kadar açık sözlü mü olması lazım? Yoksa ille karşına geçip "Ben senle dost olamıyorum, biz İz'le Ömer'iz," diye açık açık ilanı aşklı veda eden İz gibi mi olmak lazım? Hee, sen ondan Defne'yi uzun süre anlayamadın o zaman, baba tarafından mı geliyor bu Fransızlık? Kaldıramam a dostlar, Fiko'nun Ömer'e ilanı aşk edişini vallahi kaldıramam, Sayın Meriç Acemi, duy lütfen sesimi, Fiko birine anlatsın, o biri Ömer'e anlatsın, bence böylesi daha naif, ay şiştim. Defne de şişti, en çok o şişti.  "Hocam Defne ağlıyo, tuvalete gidebilir miyiz?" Ve Defne kendini tuvalete kapatır. Hahahahahah. Koskoca Ömer İplikçi'nin, buzlar prensinin düştüğü hallere de bakın, bu bir romantik komedidir. İnanılmaz eğlendim, döndüm döndüm izledim. Adam ne bilsin, trip atan Defne'leri, kız ciddi ciddi yemeğe gelmek istemiyor sandı, saygı duydu, ısrar etmedi, çıktı odadan gitti. Üstelik kafasına "Ah ulan Ömer" diye vurarak gitti. Trip atmayı bile beceremeyen Defne yapmışlar olmuş, kız yatağa uzanıcak ve somurtucaktın bak bakiyim o zaman gidebiliyor mu Ömer?