Mukaddes ve kardeşi için büyük gün gelmişti. Böylece ne haltlar karıştırdıklarını da anlayacaktık. Sabahın köründe hazırlanmışlar, yine güya alışverişe gideceklerdi. Fehmi ve annesi ise avukatları ayarlamış davaya hazırlanıyorlardı.
Fatih’in ofisinde davetsiz bir misafir vardı. Bir hanım kendisi ile görüşmek istiyordu. Gelen Gözde Karasu’ydu. Ertan’ın avukatı. Yemeğe çıkıp Fatih ve ailesinin iyiliği için bu derin mevzuyu konuşmak istedi.
Zeynep ise asık surat ve sıfır moralle Fadikler’in pastaneye gitti. Fadik’e içini döktü; Fatih beni aldatıyor! Elinde çok sağlam deliller vardı. Bayadır aynı yatakta bile yatmıyorlardı. Artık Zeynep’i istemiyordu. Fadik tek kelimesine bile inanmadı ama Zeynep emindi, artık Fatih’i tanıyamıyordu, çok değişmişti. Hamile, şişman ve çirkindi. Dolayısıyla çok haklıydı!
Hastane bahçesinde ‘sağlık sektöründe rüşvet alacak adam’ bulamamanın siniri ile oturan sahtekar kardeşler çözüm arıyorlardı. Mukaddes kararlıydı, o sonuç değişecekti! Sevenleri birbirinden ayırmak istemiyordu, Allah’a yalvardı karşımıza fakir bir hergele çıkar Ya Rabbim diye. Başka bir şey dilese olacakmış. O anda etrafı süpüren temizlik görevlisini gözlerine kestirdiler. Aranan hergele bulunmuştu!
Bu Ayfer’e gülmek haram. Tam mutlu bir yuva kurmuştu ki yine yarım kaldı gülüşleri. Darbeli’yi mağarasında bastı. Bana yalan söyledin diye çıkıştı. Bir kelimesini bile dinlemek istemiyordu. Çekip gitti.
Eve gitti Ayfer, eşyalarını topluyordu. Haydar gelip kararından caydırmaya çalıştıysa da kalbi kırılmıştı bir kere. Yalan söylemişti kocası. Terk ediyordu Haydar’ı.
Hastanedeki temizlik görevlisine görev tanımı yapıldı. Kazanacağı para gösterildi. Ama bu daha yarısıydı. İş bitince devamı da gelecekti. Adam hemen atladı teklife. DNA sonuçlarını değiştirecekti.