Neriman tuhaf biri gerçekten. Bir insan nasıl bunca entrikayı planlayacak kadar zeki olup aynı zamanda da oğlu gibi sevdiği Ömer'in ona hiç güvenmemesine aldırış etmeyip aşkını elinden alarak onu ne kadar çok üzeceğini iyi bildiği halde Defne'ye "Defolup gidiyorsun," diyecek kadar aptal olabilir? Ya da acımasız. Benim bildiğim sevgi acıtan bir şey değil, olmamalı. Yani insan sevdiğinin üstüne titremez mi, yoksa bana mı yanlış öğretildi ? Ayrıca Defne Tranba'dan aldığı parayı ne yaptı, İso'nun arabasının parası nerde, peki Nihan'ların altınları? Bu göz ardı edilmeseydi keşke. Peki o bir zamanlar mangalda kül bırakmayan Necmi Amca’lar neredeler allasen? Niye bu kadar sessizleşti, Neriman'ın açık açık Defne'yi postalama planlarını görürken niye buna boyun eğdi? Maalesef çocuklar bile artık bazı şeylerin uyuyunca geçmeyeceğini çok iyi biliyorlar. Umuyorum ki yakın zamanda utandırır beni Necmi Amca yoksa kaybedilenler listesine onun adını da yazmak zorunda kalacağız.
Defne'nin tam da çaresiz kaldığı anda gelip "Canım seninle olmak istiyor," diyerek onu yemeğe götürme teklifinde bulunan, bir sıkıntısı olduğunu anlayıp "Çünkü canın sıkkın. Hadi anlat," diye ısrar eden Ömer tam da istediğimiz Ömer değil mi? Yemekte de nasıl güzel baktı, o bakış neyle nasıl anlatılır, benim cümlelerim yetmiyor; görmek, hissetmek gerek. Fakat sadece Defne'nin kıskanmasıyla olmaz ki, Ömer de kıskanırken çok haz almamış mıydık? Biraz kıskanılmak Defo'nun da hakkı. Unutmadan, ah Ömer ah; aylardır öğrenemediğin şey bu kızın dolu dolu Anadolu kızı olduğu; ıstakoz ne, nee :) Hayır yani geçen gün yaptığın o koca bir kazan spagettiyi yememiş olduğunu varsayıyorum; onu yiyeydiniz salçaya bulayıp Defo daha çok severdi eminim.
Birine aşık olmak, hoşlanmak, hayranlık duymak bizim elimizde olan bir şey değildir maalesef. Bir gün hayatınıza biri girer, sizin tüm doğrularınızı altüst eder ve siz gıkınızı bile çıkartamazsınız. Gallo iyi bir kadın, bunu bu bölüm gerçekten gördük; her ne kadar dünyaca ünlü birinin nasıl olur da 200 bin lirası olmaz hayrete düşsem de iyi biri, bariz yani. Ömer'e yavaştan duyduğu ilgiyi alttan alttan hissettik biz de hal tavır, hareketlerinden, Ece'yle yanakları kızararak konuşmasından ve bu beni ürkütüyor. Konu aşk olunca bir kadının çirkinleşmesi en korktuğum şeydir çünkü kadın ustalıkla yapar bunu; zekasının tüm inceliklerini kullanır, acıtır karşısındakini. Ha, İz gibi naifçe sevip karşılık alamayınca usulca çekip giderse ne ala; onu da basarız bağrımıza, bizim yüreğimiz kocaman. Defne'nin onca zaman sancı çektiği şeyi iki gündür tanıdığı Gallo'ya anlatmasına mı şaşırayım yoksa Gallo'nun eğilimli olduğu adamı yüzüstü bırakma pahasına Defne'ye 200 bini bulmasına mı şaşırayım bilemedim. İlerleyen zamanlarda Defne'nin Ömer'e tutulmuş bir Kiralık Aşk olduğunu anladığında ne yapar Gallo, bu da tahmin edemediğim şeylerden. Defne'yi anlamak zor değil esasında, düşünsenize neden terapiste gideriz ya da hepimiz bazen hiç tanımadığımız birine belimizi büken şeyleri bir bir dökülmek istemişizdir değil mi? O da belki böyle hissetti bir de böyle düşünelim. Borcunu ödeyen Defne'nin söyledikleri beni o kadar tatmin etti ki anlatamam. "Ömer beni sevdiği sürece ben de onu çok ama çok seveceğim," ...mest oldum, mest.