Zeynep ve Fatih ile konuşmak daha doğrusu onlara hesap sormak için malikaneye geldi Ertan. Ama ne geliş… Sinirden kudurmuş. Çabuk dedi, çabuk onları çağırın buraya! Neler olduğunu anlamaya çalışan Fehmi Bey ve Gülsüm Hanım kibarlıklarından ödün vermeden Ertan’ı sakinleştirmeye çalıştılar ama nafileydi. Tam da bu öfke tablosunun üzerine, sonucu ve çevrilen dolapları öğrenen Şevketler malikaneye gelip karşılarında Ertan’ı görünce iş iyice çığrından çıktı. Şevket, bırak bu işin peşini çocuk senin değilmiş işte diye çıkışınca Ertan da altta kalmayıp ‘Kızınız ne naneler karıştırdı orada, siz nasıl insanlarsınız?’ falan dedi. Veeee tam o anda Şevket’in yumruğu Ertan’ın suratına indi.
Zeynep ve Fatih aşağıya gelince Zeynep Ertan’la yalnız konuşmak istediğini söyledi. Ne de olsa bu mesele ikisinindi. Ama o konuşma yapılmadan önce başka bir konuşma yapılmalıydı. O da Zeynep’i doğruyu söylemekten vazgeçirme çabası konulu konuşmaydı.
Hepsi mutfağa gittiler. Sözleşmiş gibi hepsi bir ağızdan bu sefer de doğrucu Davut’u oynamayıver dediler ama Zeynep kararlıydı. Ertan’a gerçeği söylemeden huzur bulamayacaktı.
Ve sıra geldi asıl konuşmaya. Zeynep, Fatih ve Ertan malikanenin salonunda oturmuşlardı. Ertan’ın size bitireceğim tehditlerinden sonra kim, söze nasıl başlasa bilemedi. Sonunda Zeynep başladı konuşmaya. Selim’in kendi çocuğu olduğundan nasıl bu kadar emin olduğunu sordu Ertan’a. Sen söyledin deyince de, hepimizi şaşırtan o cümleler döküldü ağzından. Selim’i senden sanıyordum, ama değilmiş. Selim Jack’tenmiş. Her ne kadar inanmasa da Ertan, sonuçta kadının beyanı esastır değil mi? Yapacak bir şey yoktu. Ertan’a güle güle!
Neden böyle söylediğini de şöyle açıkladı Zeynep; Size kıyamadım!