Bu arada Orhan ve Selin de bu durumdan nasiplerini aldılar. Birinin abisi, diğerinin ablası söz konusu olunca ikisi de toz kondurmamak için birbirlerine girip durdular.
Bu arada Fatih’in uzaklara uçup giden kuşu konusu yayıldı da yayıldı. Zeynep Fadik’e, Fadik Mete’ye, Mete Orhan’a, Orhan Mustafa derken konu uzadı gitti.
Ama asıl bombayı Mukaddes patlattı. Oğluyla yeniden barışık olmanın tadını çıkaran Mukaddes, Fatih’ten Zeynep’in tüm izlerini silmek için kolları sıvadı. Tabii kendi yöntemi ile…
Önce yolda giderken Fatih’i bir güzel içirdi. Çocuk kafası çakır bir şekilde bir eve geldi. Burası neresi demeye kalmadan annesi seslendi; ‘Hale, Jale ve bütün mahalle!’… Bu komutla evin içinde tek tek birbirinden güzel, manken gibi, şık giyimli kızlar çıkmasın mı? Kızlar güzellik yarışmasında finale kalan güzeller gibi Fatih’in karşısına dizildiler. Hepsi kolundan tutup zorla içeri soktular Fatih’i. Fatih ne kadar kaçmaya çalışsa da kızlar Mukaddes’ten talimatı almışlar belli ki, Fatih’in ‘Ablacım lütfen lütfen…’ diye yalvarmasına bile aldırış etmediler.