#YeniBirHayat! Sana, bana, herkese... Düşünsene! Tüm dünyaya sen hayat vereceksin...
Yepyeni bir yaşam. Yaşamın içinden yaşam. Nefesin içinden nefes. Senin kalp pıtpıtlarına eklenen heyecanlı pıtpıtlar. Yazarken bile bir kıpır kıpırlık geliyor. Mucize diye beklenen bu işte. Bunca pisliğin, karanlığın içinde, mis kokulu bir minicek aydınlık. Oturulur, buna sayfalarca yazılır. Toplaşılır bir masa etrafına, gün gece demeden konuşulur. Mucizesi şu yanda dursun, kutsallığına sonsuz çiçekler dizilir. Bir siyah gelir, sırf canı öyle istiyor diye (Burada Adil ve Baba arasındaki hiçbir davayı haklı bulmadığımdan, canı istemek tabirini özellikle kullandım.) “Yaşamayacak!” der ve her türlü fırçasını kullanarak bütün tuali kapkara yapmaya çalışır. Koca, yaşlı, şişko Dünya’ya hoşgeldiniz! Yaşamalı! Reis yap Reis’liğini hadi! Bin türlü beladan kurtar o bebeciği. En başta o iki delinin hatırına, sonra bizlerin Poyraz Karayel’cilerin hatırına, hep pıtpıtlasın o yaşamakların en ufağı.
Sefer ve Sema için, şu gözlerinden kalpler fışkıran emoji kutuma 1000-2000 tane daha lütfen. Abardım, 100’er arttırmayı da bıraktım, 1000’er 1000’er arttırıyorum artık. Görüyorum da arttırıyorum azizim. Güzel sevmek olduğunu bildik biz taa birinci sezondan da, bu ikinci sezon bir başka güzel sevmek dolu. Sabretmek ve katlanmak arasında okyanuslar ve dereler kadar büyük farklar vardır ve Sefer bunu korkunç güzel açıklamıştır: “Sevmediğin birine veya bir şeye katlanırsın. Sabretmek aşktandır.” Çekilebilirsiniz farkı farketmeyenler. ‘40 kere söylersen olurmuş.’ mantelitesine dayanarak ve izleyici gururumun üstünden artık dozerle geçerek bir kez daha yalvarıyorum: Bu işin sonunda n’olur olmasın Sema’ya bir şey. N’olur, n’olur, n’olur!
Sevgili tintintinimini Ümran Hanım’cığım, helal edin hakkınızı. Hak etmediği aşikar fakat, helal etmediğinizle hesap günü geldiğinde karşı karşıya gelirmişsiniz. Sorarlarmış, bir daha, son kez: “Ediyor musun hakkını helal?” diye. O gün bir daha yüz yüze gelmemek adına, şimdi helal edin gitsin. Fazla kinci bir yaklaşım belki ama öylesine böyle. Zaten öldü gitti. ‘Hiçbir kötülük cezasız kalmaz’ kesinlikle fazla Pollyanna’cılık değil.
Ben anlıyorum sizi Taşkafa Bey’ciğim. Şuradan emin olabilirsiniz anladığıma: Gribal enfeksiyondan sebep, normal insanlarda iştah kesilirken ben de bir açılıyor inanır mısınız, sonu yok açıklığın! Reklamlarda dönen her şeyi ama altını çiziyorum bakın her şeyi, doğduğum günden bu yana açmışçasına isiyorum. O yüzden, o her kapının ‘yemek yeme’ye çıkması vaziyetini çok iyi anlıyorum. Dipnot olarak belirtmek isterim ki, yanlış algılar oluşmasın: Canavar değilim, her gördüğümü yemiyorum, istek kısmında kalıyorum, zaten bir gördüğümü öteki reklamda unutuyorum. Yaniiğğ çok da abartmayalım o ‘Ohaaaa kıza baaaak!’ tepkilerimizi.