Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Girls ayrımcı bir dizi mi?

Lena Dunham gerçekten kilolu kızların temsilcisi mi, yoksa onların kendilerini daha da kötü hissetmelerine mi neden oluyor?

Girls dizisiyle ilgili 'ayrımcılık', 'cinsiyetçilik', 'feminizm' üzerinden giden bazı tartışmalar mevcut. Ekşi'de birkaç tarama yapıldığında bu hemen göze çarpıyor. Peki tartışmanın tam olarak nedeni ne? Bir örnekle başlayalım (bu örnekler dizimag'in yorum sayfalarından):

"hannah ile patrick wilson'ı görmek bar rafaeli ile o çocuğun öpüşmesini izlemek gibiydi. tamam şişmanlarında seks hayatı var ama bu kadar şansları yok bence. ayrıca bu kadar özgüvenleri de, böyle kıyafetleri de yoktur. göz var nizam var. biraz gerçekçi olmakta fayda var"
+
"lena dunham (hannah) nasıl olsa ben yazıyorum diyerek normal hayatında tavlayamayacağı adamları burada yalayıp yutuyor. vücudu bir tabloda olsa kötü gelmeyebilir ama hopladıkça zıpladıkça kötü duruyo. ayrıca kendisini çıplak görmemiz için önce giyinmesi gerekir. kendini seksi bulması ayrı bir muamma. çirkin şansı dedikleri şey: lena dunham"
melekgonca .

Sonra bu yorumlara kızan başka biri Ekşi’de bu kişiyi şöyle eleştirmiş:

“demek ki yorumdan öğrendiğimiz şey neymiş: şişmanların özgüveni olamazmış, şişmanların öyle giysileri olamazmış, şansları olamazmış, şişmanlar "hoplayıp zıplamamalı" (burada hannah voleybol oynuyor sanabilirsiniz ama kızımız seks sahnelerini kastetmiş kendi üslubuyla), sanattan anladığı için ancak tablolarda katlanabiliyormuşuz şişmanlara ve kendini seksi de bulamazmış kızımız izin vermeden! mış mış mış...

amerikanın 2/3'ü obez melekcim, bu yaptığın da resmen ayrımcılık! hayatı mutlu yaşamayı sadece "zayıf ve güzel(!?)" insanların hak ettiği düşüncenden inşallah kurtulursun...

* neyse lena daha çok soyunsun da bunlara inat, belki "iğrendikçe" vücudundan diziyi izlemeyi bırakırlar da böyle saçma sapan yorumlar da yapamazlar...”

Duruma bir açıklık getirmeye çalışalım:

Kimileri çıplaklığın doğallık olduğuna inanıp, gelenekselliğe, toplumsal değerlere karşı olmak adına giyinmeyi reddeder. Kimileri, tam tersine, bedenin alenen ifşa edilmesinin büyük bir ahlaksızlık ve toplumun göreneklerini bozan bir çeşit 'terbiyesizlik' olduğunu düşünür. Bugün çok iyi biliyoruz ki bir görüş ile o görüşün tam zıddı arasında hemen hiçbir fark yoktur. Hele Derrida'nın ortaya attığı 'differance' kavramından sonra artık ikilikler devri sona ermiştir. Bu açıdan köktenci bir dindarla, köktenci bir ateistin aynı şeye inandığını söyleyebiliyoruz. Herhangi bir görüş hemen onun karşıt görüşünü doğuruyor ve bu iki görüş aynı noktada birleşiyor.

Günümüzde bunun en kötü şekillerde ortaya çıkan hali politik doğruculuk savunusu. Örneğin filmlerden alışkınız: Tüm kızlar çok seksi, tüm erkekler çok yakışıklı. Vücutlarıyla barışık olması gerekenler sadece sıfır beden kişiler olmalıymış gibi yansıtılıyor ve durduk yere kilolular kendilerini depresyonda hissediyorlar. Sonra bu sahte dünyayı yok etmek için özgürlükçü birileri (ki ben bundan sonra onlara kısaca ‘liberal’ diyeceğim) harekete geçiyor. Örneğin Girls dizisinin tombul başrolü Lena Dunham onlardan biri. Dunham'ın amacı kilo derdinin olmadığını izleyicisine göstermek ve kendiyle aynı konumda olanlara muhtemelen şu mesajı vermek: "Kilolarınızla barışın, kendinizi sevin!" Bu fikre katılıyor muyuz? Elbette evet. Kilolu genç kızlar da istedikleri gibi giyinsin, onlar da tıka basa yemek yesin, selülitlerini gözümüze soksun ve en seksi erkeklerle sevişsin. Bunlara itiraz etmek mümkün mü? Değil. O halde sorun ne?

1 2 3 4
İsmail Yaprak
04/05/2014 05:35
YORUMLAR




DİĞER HABERLER