Yaz geldi. Yazın  insanın kafası ağır konuları kaldırmaz. Öyle intikamlı, ağır, ciddi meseleleri olan dizileri pek izleyesi gelmez. Kanallar da bunu bildikleri için takibi kolay, insanın ortasında bir yerden yakalayabileceği dizileri göstermeyi tercih eder. Nasıl patlıcan kızartması, domatesli pilav, karpuz yaz sofralarının parçasıysa, popüler şarkıların çaldığı, güzel kızların yakışıklı çocukların oynadığı, aşklı meşkli, bol havuzlu renkli diziler de yaz ekranının bir parçasıdır. Hayır, ben ille de bu sıcakta mideme çökmesi için hünkârbeğendi yiyeceğim diye tutturuyorsanız kaçırdığınız kış dizilerini izleyebilirsiniz mesela.

Yaz dizileri aslında romantik komedi denen bir türden ibaret. Öyle korku, aksiyon falan yazın çok yok yani. Bu dizilerde genç, zayıf, iddiasız ve vasat özelliklere sahip esas kızlar var. Esas oğlanlar ise, aktif, maceracı, güçlü.

Esas kızlar, oğlanlara kıyasla uyduruk kaydırık işler yaparken portre ediliyor. Erkekler ise kendinden emin, rekabetin içinde, yüksek pozisyonlarda ve ciddi işler peşinde. Kızlar vakitlerinin çoğunu görünüşleri, evleri ve çevrelerindeki insanlar için harcıyor. Bir tür biblo gibi düşünün, kendine ayrılmış alanda, güzel ve sevimli görünerek, sorunları esas çocuğun çözmesini bekliyorlar. Bağımsız, girişimci, korkusuz, gerektiğinde şiddete başvurmaktan çekinmeyen prenslerin ise en temel işi herkes adına karar vermek.