Yeni yılda hepinize bolluk, bereket ve iyi kazançlar diliyorum. Yeni yılın ilk yazısında, aranızdan bu sene parayı bulacak olan bazı arkadaşlara yerli dizilerimize bakarak bir takım tüyolar vermek istedim.
Yerli ya da yabancı, en sevdiğim dizi zenginli dizilerdir. Downton Abbey izlerken bile, evde çalışanların hayatlarını gösterdikleri o mutfaklı sahnelere geldiğinde bir an önce geçmesini isterim. Tekrar yukarı çıkılsın, kadifeler, ipekler, kristallere geri dönülsün diye sabırsızlanırım. Yerli dizilerimiz arasında da başta Aşk-ı Memnu olmak üzere, MedCezir (Tozludere ve mafyatik halleri izlemem o sırada başka işler yaparım), Fatih-Harbiye (aynı şekilde Neriman’ların mahallesini hızlıca geçerim), QBugünün Saraylısı, Paramparça, Güllerin Savaşı da yakın zamanda çok eğlenerek izlediğim dizilerden.
Bir kere öyle rahat ediyorum diye kendinizi dizi çıkmış eşofmanla hayal etmekten vazgeçin. Sabahın köründe bile olsa, yapılı saçlar, tam takım kıyafet ve topuklu ayakkabılarla dolaşılacak. Evde terlik giymek yok. Fakirler evde çorapla, terlikle gezer. Örnek mi istiyorsunuz? Paramparça’da Gülseren’in (Nurgül Yeşilçay) eviyle, Cihan’ın (Erkan Petekkaya)evine bakın mesela.
Yatak çarşafları koyu renk ve saten olacak.Zengin kadınların geniş bir gecelik sabahlık koleksiyonu vardır. Bunlar da satendir. Evleri iyi ısıtıldığı için kış ortasında bunları giyince üşümezler. Gençlerin odasına gelince, Çilek genç odasını fakirler alır elbette. Zengin evlerde çocukların yaşı 16 olsa bile ille çift kişilik yatakları olur. Çocukların adı Kılsu, Yünsu gibi bir şey olur.
Kahvaltı sofrasında muhakkak portakal suyu olacak. Çaylar, fincanda içilecek. Öyle ince belli çay bardağını falan unutun.
Masayı terketmek zengin sofralarında sıklıkla görülen bir davranıştır. Bir kere, zenginler sessizdir. Yemek yerken çok konuşmazlar, çünkü mesafelilerdir. Birisi diğerine laf soktuğu zaman hiç tahammül edemezler, diğeri hemen masadan kalkar gider. Zaten çok yemek de yemezler. Yani göbekli zengin diye bir şey de olmaz. O kiloları hemen verin.
Sessizlikten bahsederken, zenginler çoğu zaman küçük sesleriyle konuşur. O yüzden siz de hep içinizden konuşun.
Sabahları elbette ev halkı işyerine değil holdinge gider. Ya da çiftlikte yaşıyor olabilirler. Bu konulara değindiğim yazılar için şu linklere göz atabilirsiniz: “Holdinge gidiyorum” ve Çiftliğimiz çok egzotik, gelsenize.
Hiç kolay boşanamazlar. Ortada paylaşılması büyük bir para olduğu için işler uzar da uzar. Eskiden yayınlanan ve çok sevdiğim Bıçak Sırtı’nda Melissa Sözen zengindi mesela. Onlar da kocasıyla böyle iç yağı gibi donuk bir çiftti. Ömürlerini birbirine diş bileyerek geçirdiler.
Zenginseniz ölçüsüz ve başını belaya sokacak bir arkadaşınız da olması gerekir. Tıpkı İntikam’daki Hakan gibi, ya da Merhamet’te olduğu gibi. Bunu da edinmeyi ihmal etmeyin.
Havuzsuz bir evde oturmayı düşünmeyin bile. Diyelim ki yalıda oturuyorsunuz ve havuzu yok, o zaman bir yerde bir çiftlik eviniz olur. Onun da havuzu oluyor haliyle.
Son olarak, o tekiri de atın. Artık zenginsiniz, kediniz de ona göre olmalı. Şöyle daha cins bir kedi seçin.