Sevgili yerli dizilerimiz sezon geçmiyor ki bir gerçekten aşık karakterin başını daha yemiyor. Bihter'in gittiği yolda Yeşim Taşkıran'dan sonra sırada Orkun var sanıyordum ama Sibel küçük bir sürpriz yaptı. Şeref Meselesi'nde Yiğit ve Sibel'in aşkı sezonun örf ve adetlerine aykırı bir hikayeydi. Birbirine zarar vermekten çekinmeyen ve bunu sırf aşkları için yapan karakterler genelde kötü olur ama burada bu iki karakter de ana aşk hikayesiydi. Yiğit Kılıç zaten Kara Melek Yasemin Saylan'dan ve Hürrem Sultan'dan sonra üçüncü anti-kahramanımız olabilir. Gerçekten abartısız bir kötü adam. Karşımıza çıkabilecek bir kötülükte. İyi gibi ama aslında kötü. Bu yüzden de herkesin kalbini çalacak kadar da iyi. Ne olmuştu Sibel, Yiğit ve Emir mahallelerine taşınıp ilk kez korunaklı bölgesinden çıkmıştı. Kendisini bu kadar ağırdan satan, Yiğit yokmuş gibi davranan Sibel; Yiğit'in iki güzel sözüne, insanı hoş tutmasına kanıp adama aşık oldu. Aslında Yiğit dibindeyken umurunda değilmiş gibi gözüken Sibel bütün zerreleriyle o adamı seviyordu. Ancak o adam kafasına estiğinde istediğini hayatına sokar istediğini şutlardı. Belki de bu yüzden Sibel ortada hiçbir şey olmamasına rağmen Yiğit için ölüp bitmeye başladı. Bu çırpınışların sonucunda tabii ki Yiğit kendisini geri çekti. Yiğit'in Sibel'i sevdiği yalan değil ama küçük bir duygusal problemi var. O da enerjiyle beslenmek. Yiğit gibi tipler başkalarının büyüsünü çalar ve gider! Kötü niyetli değillerdir sadece yapabildikleri budur... Tüketmek ve yıkıcı olmak. Sibel de bütün kendini korumalarına bütün kuyruğu dik tutmalarına rağmen Yiğit'i canından çok sevmektedir. Bunu yaparken karnındaki bebeği bile düşünmedi ve silahların önüne atladı. Evet inanılmayacak bir şey ama zor insan sevebilen Sibel gibiler sevdikleri zaman da böyle severler. Başka yolları seçebilirdi kendisine ama yapmadı. Bu ölümün dolaylı katili Yiğit ama esas suçlusu da aşktır. Sibel karanlık sevenlerden çünkü. İçerisindeki boşluğu Yiğit'in karanlığıyla doldurmaya çalıştı ve o siyahlarda kayboldu.
Peki ya Yiğit? Yiğit unutmam der unutur canlarım. Sırf canı istedi diye Sibel'i kendine aşık edip, onun bu yolda ölmüş olması Yiğit için sadece yeni bir karizma durumu. Bunu bir süre masalarda anlatır. Dünyanın en büyük acısına kendisinin sahip olduğuna insanları inandırır. Sibel'in tekrar eskisi gibi olması imkansızdı. Yiğit ruhunu bir kere emmişti çünkü. Kaderin diğer yollarını seçmeyip aşka gelmişti Sibel. Belki sadece kanını kaynatan bir anı olacaktı. Sibel boşuna öldü evet ama ölerek kendi adına yüksek bir final yaptı. Yiğit ise aynı Yiğit. Bu yüzden de hep ona aşık olacağız, hep o kazanacak...
Haftanın Prensesi
Bu hafta yasta olduğumuz için haftanın prensesini seçmedik. Bu kısmı yine de bütün pembe halı gibi Sibel'e ayırıyoruz. Onu en güzel haliyle hatırlamak için.