Kötü karakterler iyi yazılınca seyretmesi en keyif veren karakterler haline gelebilir. İyiyi yazmak her zaman daha kolay gibidir sanki. Yazana geniş bir alan sunar çünkü. Her konuda mükemmel olabilir, her konuda örnek vatandaş olabilir ve hikayeler genelde iyi karakterlere hizmet etmek üzerine kurulu olduğu için lekelemeden iş kotarılabilir. (Defolarıyla iyi karakter yazmak ise usta işidir.) Günahıyla sevabıyla ekrandaki iyi karakterler büyün izleyiciler tarafından sevilir. Asıl maharet kötüyü sevdirebilmek değil midir zaten? Şöyle nalına mıhına vuran, seyrederken pis pis sırıttıran, bir de sinir ettiğinde tüm kofralarımızı attıran kötü karakterler oldu muydu, değmeyin keyfimize.
Üç haftadır izlediğim diziler üzerinden televizyondaki kadın karakterleri yazıyorum. Bu hafta ise şu ara ekrandaki en sağlam Kötü Kadın'ları yazarak kendimce başladığım bu seriyi sonlandırayım diyorum. ''Artık yakışıklıları yazmanın zamanı gelmedi mi?'' diyecek bir sürü takipçi tanıyorum zira. Ekranlarımızdaki kötülerin çoğu erkek olsa da kötü kadın karakterler de yok değil hani. Kötücüllüğün hakkını veren karakterler olduğu gibi kötümsü olan karakterler de var tabii ama sonuçta kötü kötüdür diyerek sinir tellerimizi çekip çekip bırakan kadınlar ile Kedi Gözü karşınızda. Buyruuun...
O Hayat Benim - Nuran: Aslında Efsun da bu yazıda olmayı hakediyor ama Efsun'un pespayeliği insanı genelde güldürdüğü için Nuran daha bir yakışır diye düşündüm. Nuran saftirik kocasını ve kızlarını parmağında oynatan, manipülatörlüğün kitabını yazıp elimize veren muazzam bir kötü. Gözlerini belerte belerte üste çıkmasına tam anlamıyla bayılıyorum. Kuyruğu sıkıştığında herkesi satabileecek potansiyeli olan, kılığından vücut diline kadar kötüyüm ben diye bağıran kötü gibi kötü kadın. Yeşim Ceren Bozoğlu'nun Nuran performansının yüzü suyu hürmetine gününde takip etmesem de tekrarını seyrediyorum dizinin. Yeşim Hanım başındaki yazması, sırtındaki yeleği ve ellerindeki kınasıyla o varoş kadını adeta yaşatıyor. ''Ya aslında çok da kötü değil,'' falan diye sevmeye başlıyor insan bir süre sonra ama yazılmış/yazılmamış bütün etik kurallara göre Nuran kötü bir kadın. Hem de seyretmesi en zevkli olanından.
Karagül - Narin: Hikayenin geneline bakarsak salt kötü diyemeyeceğimiz ama total izleyicinin kötü diye nitelendirdiği bir karakter Narin. Etrafındaki her iyi şeye çıkarı dahilinde değilse kulak tıkayan bir yapısı var. Kendi doğrusu ona göre kesinlikle doğru ve bu yanlış dediklerinde umru bile olmuyor. Aslında kader kurbanı diyebileceğimiz bir yapısı varken olaylar, ''Ama bunu da nasıl görmezsin, nasıl takdir etmezsin?'' noktasına dayanınca Narin bir duvar gibi sert olabiliyor. Kısacası kötülüğü takdir ettiği için kötü karakter damgası yiyenlerden. Narin'i canlandıran sevgili Özlem Conker'i genelde kaderin sillesini yemiş, sevdiği adamla bir türlü kavuşamayan iyilik meleği esas kadın rollerinde izlemeye alışkın olduğumuz için kötü tarafa geçmekte beis görmeyen takıntılı kadın rolünde görmek bizim için bir ilk. Ve izlemesi de oldukça keyifli. Bence kariyerindeki yüz akı performanslarından biri. Narin'e çokça kızdırırken ''Ama şimdi o da haklı be!'' dedirtebilmek her oyuncunun harcı değil.
Güllerin Savaşı - Gülfem: Hikayenin başından beri istikrarlı bir kötü olarak yazılan Gülfem benmerkezcilikte bir dünya markası olacak cinsten. Gülfem'in kötücüllüğü psikolojik sorunlardan da besleniyor sanki. Mükemmeliyetçi, sosyal konumundan taviz vermemek adına herkesi harcayabilen yapısıyla enfes bir kötü. Seyrederken pis pis sırıttıran cinsten. Gülfem Sipahi bakışıyla , duruşuyla, vücut diliyle ve dahi her zerresiyle, ''pis fakirler aşağılanmayı hakediyorsunuz, benim kadar mükemmel değilseniz yaşamaya hakkınız yok!'' diyen zengin kötü kadın mitinin canlı kanlı hali gibi. Bir Yasemin Saylan (Kara Melek) olamasa da çırağı olabilecek kumaşa sahip. Tabii ki daha önce Binbir Gece'de sosyopat Eda'yı canlandıran Canan Ergüder'in harika oyunculuğunun yadsınamaz katkısıyla.
Kocamın Ailesi - Şeniz: Enteresandır ki yayında olan diziler arasında kötücüllüğünün kaynağını hala öğrenemediğimiz tek karakter Şeniz. Ar ailesinin başına gelen bütün musibetlerde parmağı olmasına rağmen bu kötülükleri neden yaptığına dair net bir veri yok elimizde. Yaptığı kötülüğün önünü ardını sonuçlarını seyrediyoruz ama sebebini bilmiyoruz. Buna rağmen Şeniz kötücüllüğündeki samimiyete inandırabiliyor. Şeniz ekrandaysa ''Aha şimdi bir yılanlık yapacak,'' diyebiliyor izleyici. Şeniz'in diğer enteresan tarafı ise yaptığı kötülükleri gülümseyerek yapıyor oluşu. Öyle kameraya kötü kötü bakışlar atmıyor yani. Bakınca ''Hımm demek bu dizinin kötüsü de buymuş,'' diye ilk etapta kimse diyemez. İnce ince işleyen, karıncayı sevip belini incitmeyen cinsten. Seyrederken ''Kadın senin derdin ne?'' diye sesli konuşurken buluyorum kendimi. Yeşim Salkım Şeniz'deki o tekinsizliği çok başarılı geçiriyor.
Kiraz Mevsimi - Şeyma: En şanssız kötü kadınlardan biri Şeyma. Aslında kötü mü değil mi diye insan ilk bakışta karar veremiyor bile diyebiliriz. Daha çok hasetliğinin kurbanı sanki. Bir bölüm kötü, bir bölüm kafası karışık, bir bölüm esaskızın en cana yakın kankası oluyor bu kızcağız. Adam akıllı sinir olamıyor insan. Şeyma'yı konumlandıramamızın en büyük sebebi dizinin senaristleri ne yapacağını bilememiş ve gel git kötücüllükle esaskızın haset fitne fücur bff 'i kategorinde kalmış. Şeyma'yı kötü kadınlar listesine alma sebebimse onu canlandıran Nilperi Şahinkaya'nın şahsi performansı. Nilperi Hanım Şeyma'nın kağıt üzerindeki tüm olamamışlığını oyunculuk yeteneği ile kötü kadın karakterine sokuyor.
Paramparça - Dilara: ''Ama bu kadın da haklı,'' dedirten kötü kadınların başında geliyor Dilara. Total izleyicinin asla hak vermeyeceği AB izleyicisinin ise hak vereceği türden bir karakter. Tam bir rating makinası yani. Dilara geçen haftaki yazımda söylediğim gibi kötücüllükten ziyade sosyopat. İnsanlarla sevgiye dayalı münasebeti yok. Çıkarı varsa muhatap olur, sosyal konumuna yararı dokunuyorsa hayatına alır, kendi düşüncesi haricinde kimseyi iyi/kötü onaylamayan duygularını aldırmış bir robot görünümünde. Annelik ile sınanıyor ve izleyiciyi tam, ''O da böyle seviyor n'apsın?'' diyebilecek kıvama getirmişken bir an da ''Yok artık böyle sevmek mi olurmuş?'' deme sınırında gezdiriyor. Ebru Özkan'ı kötü kadın rolünde ilk defa izlemiyoruz. Hanımın Çiftliği'nde bu karakterin enikonu aynısını canlandırmıştı zaten. Ve fakat daha önce kötü kadını canlandırmış olması Dilara'yı muhteşem canlandırdığı gerçeğini değiştirmiyor.
İş bu yazıya binaen ''aa falanca dizideki kötü kadını unutmuşsun'' diyecek okuyucularıma karşı yazımı peşinen editlemem gerekirse eğer, yayınlandığı günlerde kategori birincisi olan dizilerin kötü kadın karakterlerini değerlendirdim. Karadayı'nın Belgin'ini veya MedCezir'in Sude'sini unutmuş değilim yani. ;)
Sonuna kadar sabırla okuyan gözlerinize sağlık.