* Vatanım Sensin başlamadan önce de çok düşünmüştüm. Halit Ergenç ve Bergüzar Korel ekranda kesinlikle birbirleriyle olmalıydı. Bunca zamandan sonra bu ikilimize Hollywood’vari bir partnerlik yakışırdı bana göre.  Ancak merak ediyordum, bu inandırıcılık sorunu yaratır mıydı? Sonuç: Diziyi izlerken ikisinin gerçek hayatta evli olduğunu anlamak imkansızdı. Çok güzel olmuş.

* Tarihi diziler, özellikle Kurtuluş Savaşı temaları, duygusal bağlar nedeniyle fazlasıyla streotiplerden oluşur. Ancak Vatanım Sensin, tam istediğimiz kararda bir tarihi dizi. Evet hikaye, bildiğimiz hikaye ancak karakterler çok güncel. Aralarında geçen konuşmalar, olaylara verilen yön, tamamen insan ilişkileri üzerine. Mesela sürekli ‘bet’ kelimesini kullanıyorlar ve bu çok eğlenceli. Eğer bir belgesel çekilmiyorsa, tarihi dizilerin yapması gereken de o dönemi sadece arka plan olarak kullanmak değil midir? Bu da güzel olmuş.

* Ana üçlüye gelirsek: Bergüzar Korel’in upuzun haliyle, beyaz hemşire üniformasıyla dolanması çok hoşuma gitti. Kendisi bembeyaz bir rahibeye benziyor. Halit Ergenç çok zayıflamış; Kanuni’nin reenkane olmuş haliyle Osmanlı’nın çöküşüne tanık olmasına acıdım. Onur Saylak ise galiba gerçekten yaptığı kötülüklerden zevk alıyor. Onun o, Once Upon a Time’dan Rumplestiltskin ilhamlı Mr. Steiner’le sahnelerini çok sevdim.

* Sevgili Leon, yani bir başka Muhteşem Yüzyıl reenkarnasyonu, geçmiş hayatındaki karakterinden kurtulamamış. Kanuni, Cevdet’e dönüşürken önceki hayatından çok farklı olmuş ama Leon hala Kösem’deki sinirleri laçka Şehzade Mustafa gibi. Oradaki hayali arkadaşı bir yerden çıkacak diye düşünüyor insan. Eftelya’ysa son zamanların trendi, kötü adamın kötü sevgilisi. N’olur Eftelya süzme kötü olmasın. Ali Kemal’le sohbetlerinden hafif bir tanrısal karakterlik kokusu aldım, bozulmasın!

* Çocuklara gelelim: Hilal’le Yıldız kendilerini ispat etmek için farklı yollar seçmiş olabilirler. Benim yolum Ali Kemal! Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş dönemi erkeği olarak çok ilgi çekici. Gerçek babası kimdir, nedir bilmiyoruz ama kimin abisi olmadığını biliyoruz. Yıldız’la Ali Kemal’in arasındaki ilişki, Ali Kemal’in bütün çekiciliğine rağmen bir süre rahatsız ediciydi. Bunun sebebi de Yıldız’ın Ali Kemal’i abisi sandığını düşünmemizdi. Yıldız’ın da gerçekleri biliyor olması ilişkiyi biraz meşrulaştırdı. Üzgünüm ama öbür türlü Ali Kemal biraz sapkın oluyor. Kolye takma sahnelerinden de anladığımız kadarıyla Yıldız, Ali Kemal’i biraz baştan çıkarmış bu yıllar boyunca. O da boş değil yani. Neyse Ali Kemalcim, o meyhanelerdeki dertli halinle, önüne gelen adamları tek hamlede devirmenle (her ne kadar Leon’un adamları ortaya çıkmadan onların geleceği yöne baksa da), bıçkınlığınla sana aşk çok emin ol. Hayatını düzene sokmak isterler, sen yine bozarsın. Kalpleri sıkışır ağlamaktan, yine senden vazgeçemezler rahat ol. Bırak gizli aşkın Yunan Prensesi Irini olsun!

Bağlan Keskin