Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Twin Peaks’i, o “hem harika hem de tuhaf” yeri gezmek

Sinefiller, TV fanatikleri, pop kültür delileri ve transandantal meditasyon meraklıları için ikonik bir isim, bir tür yarı tanrı olan David Lynch’in 3 Ekim 2014’te attığı tweetle sosyal medya neye uğradığını şaşırdı. “Sevgili Twitter dostları,” diye başlıyordu hali hazırda 16 bin kereden fazla yeniden tweetlenmiş olan tweet. “O sevdiğiniz sakız yeniden moda olacak!” Tweetin sonunda da o günden bu yana neredeyse her gün kullanılan #damngoodcoffee etiketi vardı.

Noktalamasına kadar bire bir aynı tweeti, aynı anda bir başka isim daha attı: Mark Frost. 1990’ların kült dizisi Twin Peaks’in fanatikleri, ki diziyi izleyen herkes üç aşağı beş yukarı fanatik sayılır, anında deliye döndü. Lynch ve Frost, Twin Peaks’in yaratıcılarıydı ve tweette yazan da (etiketle beraber) doğrudan diziye referanstı. Acaba Twin Peaks 25 yıl sonra yeniden mi ekrana gelecekti?

Dizinin trajik kahramanı Laura Palmer, rüyaların ve kabusların gayya kuyusu o kırmızı odada Twin Peaks’in esas adamı FBI Ajanı Dale Cooper’a ve tabii izleyiciye “25 yıl sonra tekrar görüşürüz,” demişti. Laura Palmer’ın kehaneti gerçek olacaktı, Twin Peaks 25 yıl sonra ve bir ihtimal bıraktığı yerden ekrana geri gelecek, bir umut izleyicilerin çözümlenmemiş noktalarla ilgili spekülasyonlarına son verecekti.

Dizinin başlaması beklene dursun, bütün sakinlerini çok iyi tanıdığımız kasabayla ilgili hayranlık da yeni boyutlara ulaştı. Twin Peaks hayranları dizinin yayınından sonra durulmuştu anlamına gelmesin bu yalnız. Tam tersine Twin Peaks, festivaller, kitaplar, internet siteleri ile hiç bir zaman gündemden düşmedi. Hayranlar 1990 yılında ilk tanıştıklarından beri bu kurmaca kasabayı yaşıyor ve yaşatıyordu.

Bazen mekan bir karaktere dönüşür

Ancak sosyal medyanın bu ikbal döneminde, Instagram gibi fotoğraf paylaşım platformları, FourSquare gibi konum bazlı sosyal kanallar, Google haritaları, etiketler, eskiden ulaşılmaz olan ünlülerle Twitter sayesinde ‘arkadaş olabilme’ durumu derken, Twin Peaks hayranlığı da artık tamamen farklı, çok daha kişisel, interaktif ve seçkin bir şeye dönüştü.

Dijital teknolojiler ve sosyal medya sayesinde hayranlar arasında Twin Peaks’in çekildiği yerleri tavaf etmek ya da Twitter’da popüler olduğu şekliyle #TwinPeaksTour da yeniden popüler bir etkinliğe dönüştü. Dizinin yayınlandığı dönemden günümüze kadar eksilmeden gelen bu yansımanın nedenlerinden biri de, Twin Peaks kasabasının ve çevresinin Ajan Cooper’ın veciz bir şekilde belirttiği gibi “hem harika hem tuhaf bir yer” oluşu.

2017 yılında ekranlara dönecek Twin Peaks’in en son tanıtım filminde Şerif Yardımcısı Hawk’u oynayan Michael Horse milyonlarca izleyicinin duygularına tercüman oluyor: “Bazen mekan bir karaktere dönüşür. Burada da bir sürü kutsal, mübarek yer var. Tam olarak nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum ama insanın ruhunda bir şeye dokunuyor. Sanki bir filmden bir karenin, bir resmin içinde olmak gibi.”

Twin Peaks’in gelecek yıl ekrana geri döneceği haberi bu hayran için de bir #TwinPeaksTour zamanının geldiğine işaret ediyordu. Kuzeybatı Pasifik kıyısına serpili mekanların çoğu Seattle’a kısa bir araba yolculuğu mesafesinde. Twin Peaks mekanları için hayran siteleri, seyahat yazıları, Google haritaları mevcut. Vaktiniz varsa ve çılgın hayranlardansanız, Big Ed’in benzin istasyonundan Laura ve Donna’nın bulutlu bir günde piknik yaptığı yeşilliğe kadar her yeri gezebilmeniz mümkün.

Köprüde başka hayranlarla karşılaşmak

Zamanım kısıtlı olduğu için, bende özel iz bırakmış belli başlı mekanları görmeyi tercih ettim. Jeneriği hatırlarsınız, insanın kafasına kazınan o tedirgin edici müzikle birlikte kimi zaman karanlık, kimi zaman komik, ama her zaman gerçek üstü ve her zaman insanı yakalayacak bir atmosferin habercisi o jenerik. Heybetli ağaçları çevreleyen puslu bir hava, şelaleler ve diziye ismini veren o tepelerle Twin Peaks’in gizemlerine ve gizemli karakterlerine son derece uygun bir fon oluşturan tarihi jenerik.

Jenerikten ilk akılda kalan görüntü ise, ziyaretçileri ve izleyicileri bu kasabanın değişip duran gerçekliğine davet eden ‘Twin Peaks’e Hoş Geldiniz’ tabelası. Gerçekte böyle bir tabela yok ama Snoqualmie kasabasına çok yakın olan tam o nokta Google Maps’de işaretli.

Bölgeye doğru arabayla seyahat ederken Ajan Cooper’ın, pusların içinde etrafı sarıp sarmalayan ağaçlara hayranlıkla bakıp, “Şu ağaçların kokusuna bakın.. Şu köknarların kokusuna!” deyişini hatırlıyor insan. Bir zamanlar tabelanın durduğu yerde durmak, her hayran için bir ayin, hayranlığın başka bir boyutta yeniden tescili sayılmalı.

Bir sonraki durak bir kaç kilometre ötede, dizinin bir diğer trajik karakteri Ronette Pulaski’nin tren raylarının üzerinde sürüklenircesine yürüyerek kasabaya girdiği yer. Ronette’in köprüde yürüme sahnesi de, Laura Palmer’ın ölümünün ardındaki esrara işaret eden ikonik sahnelerden biri tabii ki.  

Köprüde artık raylar yok ama köhne görüntü hala yerli yerinde. Issız köprünün üzerinde insanın kendi gibi hayranlarla karşılaşması da tatlı bir sürpriz oluyor. Twin Peaks turuyla ilgili deneyim alışverişinde bulunurken dizinin geri dönüşünün yarattığı heyecan elle tutulacak kadar somut neredeyse. “Laura’nın kütüğü nerede biliyor musunuz?” diye soruyor birimiz. Bir diğerimiz, “Twin Peaks ruhunu hissetmek için mutlaka North Bend kasabasına da gitmek lazım,” diyor.

Twede’s Café‘de vişneli turta

Bir kaç kilometre sonra, North Bend’deyim. Dizinin dış sahneleri Snoqualmie ve Fall City ile birlikte burada çekiliyordu. Küçük kasabada, Twin Peaks‘in fonunu oluşturan tepeleri arkama alıp da yürürken sokakta hemen hiç kimsenin olmadığını farketmek, kasabanın atmosferine biraz daha gizem katıyor. North Bend’de yürürken karşıma çıkan trafik lambalarıyla, Ajan Cooper’ın bir başka sözünü hatırlıyorum: “Sarı ışığın ‘hızlan’ değil de hala ‘yavaşla’ anlamına geldiği bir kasaba.”

North Bend’de gidilebilecek tek yer Twede’s Café, yani 29 bölüm boyunca karakterlerin yalayıp yuttuğu vişneli turta ve #damngoodcafe’nin popüler mekanı Double R Diner’a ev sahipliği yapmış olan cafe. Yarı turistik cafede bir yandan her zamanki müşteriler kahvaltılarını edip kahvelerini içerken, kenarda köşede Shelly ve Bobby’nin, Cooper ve Annie’nin, Norma ve Ed’in flört mekanında doğru kareyi yakalamak için akıllı telefonlarına sarılmış tedirgin ziyaretçileri de görüyorum. Mekanda Twin Peaks tişörtleri ve kupaları satın alabiliyorsunuz. Bir de vişneli turta tabii..

Turun son durağı Great Northern Hotel ve hemen yakınındaki şelaleler. Yolum beni Ajan Cooper’ın kasabada bulunduğu süre boyunca kaldığı, içindeyken vurulduğu, Laura Palmer’ın katilini rüyasında gördüğü otele, Salish Lodge’a ve hemen yanındaki Snoqualmie Şelaleleri’ne götürüyor. Burası turist kaynıyor, hatta Washington Eyaleti’nin en popüler turistik destinasyonlarından.

Snowqualmie Şelaleleri’ni kendinden geçerek izleyen kalabalık arasında Twin Peaks deneyimini yeniden yaşamaya gelmiş birini görmek zor. Ama hediyelik eşya dükkanında Twin Peaks ıvır zıvırının sergilendiği bölümde bazı ruhdaşlara rastlayabiliyorsunuz. “Baykuşlar göründükleri gibi değildir” yazılı tişörte ve kırmızı odanın kartpostallarına bakan hayranlara çaktırmadan gülümsüyorsunuz. Ve bir kez daha “hem şahane, hem de tuhaf bir yerde” olduğunuzu anlıyorsunuz.

 

EMRAH GÜLER

YORUMLAR




DİĞER HABERLER