Bununla birlikte programda herkes gibi görünmeniz ve davranmanız lazım. Belirsizliğe yer yok. Yarışmacılar ya aile kızı ya da evli olmalı. Görünümleri güncel olacak; klasik burada kötü bir şey. Saçlar kesilmeli. Vücudun şekli korunmalı. Buna da para yetiştirmek ve ciddi bir mesai harcamak lazım. Bunu yapmayıp kendiyle mutlu olduğunu ileri sürenler ise, biz o kadar kendimizi kabul ettirmek için uğraşırken elbette sıyıramazlar. Buna izin veremeyiz. Dolayısıyla yerlerini bilecekler, aşağılanacaklar, cezalarını görecekler ve aramıza katılacaklar.
Yine de tüm kurgusuna karşın ben Bu Tarz Benim’in sert bir program olduğunu düşünmüyorum. İnsanları en beklenmedik durumlarda sınayan sayısız reality şov varken bu programa haksızlık olur. Sıradan insanların katıldığı bu programda aslında söylemek istedikleri doğru kıyafetler, saç kesimi ve makyajla herkesin iyi görünebileceği. Programdaki tansiyon da kişisel başarısızlıktan çok yarışmacıların kendini ifade etme arzusu ve estetik uzmanlığın çatışmasından kaynaklanıyor. Bu yüzden her programda en az bir kere uzmanların yüksek zevki ve yarışmacıların kişisel kimlik krizi sonucunda bir tür isyan sahnesi yaşanıyor.
Yüzyıllardır kullanılan anlatımlarda olduğu gibi bu program da bize başarının yolunun değişmeyi istemek, istikrar ve kabullenmekten geçtiğini, böylece saygı görebileceğimizi söylemeye çalışıyor.Bu Tarz Benim dünyasında buna giyinerek erişilebiliyor. Böylece, sonunda en büyük ödül, yani ilgi görülebiliyor.