Bölümün en sevdiğim diğer hali de, Zülfikar’la Sefer arasındaki sonsuz kardeşlikti. Ne olursa olsun peşinden gidilecek, daha dün çok sevilen Sema, Sefer’i üzdüğü andan itibaren temelli silinecek. Çünkü gerçek arkadaşlık, bence buradaki haliyle kardeşlik, öyle ‘ama bence o da haklı’ , ‘ama bir de onu dinleyelim’ demelerle olmaz. ‘Sen ondan nefret ediyorsan, yaz beni de aynı listeye, her zaman artı birin var’ diyerek olur. Bunu demekle de olmaz aslında, bunu yaşatarak olur.
Dizi yine bize kazık attı, gitti Sezen Aksu çaldı. Hayır, sen zaten Biliyorsun çalarsan üzerine sahne çekmene bile gerek yok ben ağlarım, bir de gidip Sema’nın Sefer’in fotoğrafına post-it yapıştırdığı anı çekersen, e sarhoş olduk üzerine oturduk haliyle diyelim, sabah kim uyanacak da işe gidecek? Yönetmen hesap versin bence.
Çok güzel dizi. Diyeceklerim budur.