Bununla birlikte Merhamet ve Ruhumun Aynası gibi diziler de var. Ailelerinin, erkek arkadaşlarının ya da kocalarının üzerine yıkılan kadın karakterler yerine, daha başka hikayeler anlattıkları için bu iki diziyi ayrı bir yere koymak istiyorum. Merhamet’te, Narin’le (Özgü Namal) Deniz’in (Burçin Terzioğlu) dostluğu hikâyenin merkezinde yer aldı. Yaslıhan gibi lanet bir yerden gelen, tek başına yeni hayatını kurmaya çalışan Narin, Deniz’le karşılaşmasa çok daha sert ve yalnız bir karakter olacaktı. Birbirlerine önyargısız ve koşulsuz sevgiyle yaklaşan iki arkadaşın ilişkisini izlemek büyük bir zevkti. Arkadaşlıklarının seyrini ne birlikte oldukları erkekler ne de kardeşler değiştirebildi.
Ruhumun Aynası’nda ise, Elçin (Tuba Ünsal) ’ın canlandırdığı iyi eğitimli, üst orta sınıftan karakter, tepki göreceğini bilse de, tek başına mütevazı bir mahalleye yerleşecek, burada işini kurmayı göze alacak kadar kararlı. Öte yandan Gülpare (Filiz Ahmet) ise o mahallede yaşayan, anne babasının çatışmasından bunalmış, çalışan, bağımsız hatta kardeşlerine destek olan güçlü bir karakter. İkisi farklı geçmişlerden gelseler de, ilgi alanları örtüşmese de birbirlerini yargılamadan ve laubali olmadan yeni bir hayat kurabiliyorlar. İlişkilerinin güzelliği de mükemmel ve steril olmamasından geliyor.
Elbette dizileri yalnızca kadınların arkadaşlıkları için izlemiyorum. Bununla birlikte arada sırada sağlam ve derinlikli arkadaşlıklar görmek hiç fena olmaz. Kadın karakterlerin pijama partisi, kurabiye pişirme, manikür-pedikür, kılık kıyafet denemekten öte bir yerlerde birbirleriyle bağ kurabildiği diziler izleyebilmek dileğiyle.