Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
O, papatya!

Magazin sevgim büyüktür. Çocukluğumda evimize her gün Cumhuriyet alınırdı. Bunun yanı sıra haftada bir de Hafta Sonu alınırdı. Okumamız gerekenlerin okunduğu ve tartışıldığı, ciddi konuların konuşulduğu, pek ölçülü, eşit ve saygılı evimize Hafta Sonu gelen günlerde aklımı kaçırırdım. Renkli fotoğraflar, büyük başlıklar, yakalanmalar, gösteriş, aşk, ihtiras ve kavgalarla dolu hayatları müthiş bir merakla okurdum. Belki de bu yüzden hep iki dünya arasında gidip gelmişimdir. Dünya hali üstüme üstüme geldiğinde magazinin umursamaz, zengin, renkli ve daima genç dünyası beni her zaman çok eğlendirir ve oyalar.

80'li yılların sonu 90'lı yılların başlarında, öğrenciydim, para kazanma derdim yoktu, neşeliydim ve özgürdüm. Gittiğim okulda Özal döneminde servet edinmiş ailelerin çocukları vardı. Ben ağırlıklı olarak solcu değerlerle yetiştirilmeye çalışılan bir çocuk olsam da etrafımdaki canlı, renkli, sığ ve eğlenceli hayattan ayrı kalmam mümkün değildi. Temeli Semra Özal’ın kurduğu bir tür konken federasyonu gibi bir vakıf olan Türk Kadınını Güçlendirme ve Kalkındırma Vakfı’na dayalı papatyalar ve papatya wannabeler etrafımızı sarmıştı. İşlemeli parlak çoraplar giyen, bol pırlantalı, röfleli, şekerimli konuşan, bir ayağı yurtdışında,Opium, Poison gibi parfümler kullanan bir kadın türü türemişti. Bu kadınların tek özelliği varlıklı adamlarla evlenip çalışmamaları, pahalı kocaman taşlı tuşlu güneş gözlükleri, kürkleri, abartılı kıyafetleri değildi. Batılı değerlerle yetişmiş olan bu kadınlar yalnızca belirli sınıftan insanlarla konuşur, kocalarını ve iktidarı sonsuz destekler, güzel kafalarını siyaset, eşitlik, hak hukuk gibi konulara yormazlardı. Bununla birlikte iktidarlarını korumanın bir parçası olarak muhafazakar değerleri işlerine geldiği gibi kullanırlardı.

Cine 5’te yayınlanan, Kim Ne Derse Desin işte bana tam bu eski günlerin tadını veriyordu. Program ne yazık ki geçen hafta sunucuların kanal yetkilileriyle anlaşamaması sonucunda kaldırıldı. Seren Serengil, sacitaslan.com'a yaptığı açıklamada, canlı yayın olarak anlaştıklarını ancak kanalın programı banttan yayına çevirmesi sonucunda duyduğu memnuniyetsizliği ifade etti. Programın bir gün yayınlanıp diğer gün yayınlanmamasından duyduğu rahatsızlığı da belirtti. “Ben ilk kez televizyon programı yapmıyorum. Daha önce bir çok kanalda bir çok ekiple, bir çok stüdyoda bulundum. Hayatımda hiç karşılaşmadığım şeylerle orada karşılaştım. Kanalda bir gün stüdyo şefi oluyordu bir gün olmuyordu. Gazete haberlerinin resimlerini seyirci görmek istiyordu. Öyle özensiz ve profesyonellikten uzak bir ekip ki bu resimleri bile seyirciler için hazırlamıyordu. Biz orada program yaparken içeride birbirileriyle sohbet eden bir reji vardı. Çok saygısız ve lakayt davranışlarla karşılaştık. Onlar da bende kalsın.” Yakında yeni bir kanalda seyircilerin karşısına çıkacaklarını belirterek açıklamasını sonlandırdı.

Sema Çelebi ise İkinci Sayfa’da prodüksiyon ekibiyle yaşadıkları sözlü tartışmayı, kanal koridorlarda bağrışmalar yaşandığını anlattı. Seren Serengil’in tartışmayı görüntülediğini, ardından kanal yönetiminin görüntüleri istediğini ve tartışmaların son raddeye geldiğini ifade etti. “Neden çalışanlar yirmi gün uzaklaştırıldı? Ben onların hepsini bulmak istiyorum. İşten çıkarılmalarını isteyeceğim madem öyle bir terbiyesizlik yaptılar,” diyerek serzenişte bulundu.

1 2
Defne Akman
23/10/2014 02:10
YORUMLAR




DİĞER HABERLER