Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Mozart in the Jungle: Vasatlığa yenilmemek

Foto: AmazonMozart in the Jungle eşi bulunmaz bir yeni yıl hediyesiydi. Yılın son günlerinde Amazon on bölümü birden gösermeye başlayınca dizi, evde geçirdiğimiz soğuk kış gecelerinin ıhlamuru, tarçınlı keki, yılbaşı gecesinden kalan yemekleri oldu. Bölümlerin çoğu ya New York’un yaz sıcağında ya da Latin Amerika’nın güneşinde geçtiği için Ankara’nın kuru soğuğunu unutturdu.

Bu sezon neden ilkinin yanına yaklaşamadı, önce ondan bahsedelim. Çoğu bölüm çok bölük pörçük, kafası karışık, düzensiz ilerledi. Zaten ne zaman bittiğini anlamayacağımız kadar kısa bölüm süresi içerisinde yeni karakterler tanımaya, çok büyük olaylara yelken açmaya, dizide çok da ilgimizi çekmeyen karakterlerin diyaloglarını izlemeye tahammülümüz açıkçası yok.

Yani kimlerin? Mesela Thomas Pembridge’in birkaç bölüme yayılan bunalımı çekilir gibi değildi. En verimli zamanlarını yaşayan eski orkestra şefinin yıllarını alan senfoninin beklediği kadar bir şaheser olmaması onu hayal kırıklığına uğrattı. Asıl sorun şu ki biz Thomas’ı ve huysuzluğunu bu kadar da geniiiş geniiiiş görmek istemiyoruz. Bence ilk sezonda Rodrigo’yla olan yeni nesil-eski nesil çatışmasından sonra yapacağını yaptı ve karakter olarak ömrünü doldurdu. Şu anda hep orkestranın B planını hayata geçirmek için var. Gloria’ya destek olmak, Rodrigo giderse, hastalanırsa onun yerine bakmak vs. Yeni nesle olan tahammülsüzlüğü, kendisiyle olan çatışmasından çok daha eğlenceliydi diyebiliriz.

Peki ya Warren Boyd’un Meksika’da kemanını çaldırması ve Rodrigo’nun kankasına bu yüzden tüm bölüm boyunca maruz kalmamız? Tabii ki, orkestra üyelerinin zor koşullar altına çalıştığını, orkestranın baş kemancısının bile kendi kemanını çalacak kadar paraya muhtaç olduğunu ve bu yüzden sendikaya ihtiyaç duyduklarını hatırlatmak içindi hepsi ama Hailey-Rodrigo romansı varken Meksika’nın arka sokaklarında dolaşmamıza gerek yoktu.

Gloria’nın içinde yıllardır saklı tuttuğu cevheri çıkardığı bölüme yukarıdaki yan hikayeler kadar acımasız davranamam ama yine de her bölüm bir saat olsaydı ve biz Gloria’nın yani New York Filarmoni Orkestrası yönetim kurulu başkanının dört bir yanı müzisyen ve sahneyle çevriliyken amatör bir barda sırf kendini tatmin etmek için şarkı söylemesi gözümüze güzel gözükebilirdi. Ama tüm bölüm Gloria’nın bu gizli tutkusunu açığa çıkarması üzerine kurulu olunca asıl karakterlerin es geçildiği hissi ağır basıyor. Bu da hem Gloria gibi tatlı bir karaktere hem de bölümün kendisine haksızlık etmemize neden oluyor.

1 2
Özge Doğan
03/01/2016 23:01
YORUMLAR




DİĞER HABERLER