Leverage'ı içine girdikçe daha çok seviyorsunuz ancak o ilk adımı atmak gerekiyor ki bu da oyuncularda bitiyor. Timothy Hutton ve Gina Bellman'ı elbette önceden de biliyoruz. Ancak ikisinin de en çok yakıştığı roller Nate Ford ve Sophie Devereaux. Nate'in çocuğunun ölümüyle karısını da kaybedip kendini alkole vermesi, daha sonra düzelmeye çabalaması, en sonunda kendisinin de bir hırsız olduğunu kabul etmesi çok sancılı bir süreç ve Timothy Hutton bunu tamamen yansıtabiliyor. Adeta oyun içinde oyunda yer alır gibi dizinin içinde onlarca farklı karaktere bürünen Gina Bellman da her birinde fark yaratırken Sophie olduğunu da unutturmuyor. Christian Kane, Aldis Hodge ve Beth Riesgraf'sa Leverage'dan önce böyle büyük bir deneyimleri olmamasına rağmen yazılan rolle o kadar uyumlular ki hiçbir şey aramıyorsunuz. Özellikle Beth Riesgraf o kadar Parker oluyor ki karakterle ilişkisi Bill Murray ve Broken Flowers'taki karakteri Don Johnston'a benziyor. Jim Jarmusch'un zamanında Bill Murray oynamayacak olsa Broken Flowers'ı çekmeyeceğini söylemişliği mevcut. Dean Devlin bu kadar katı olmayabilir ancak Parker için daha iyi bir seçimi olacacağını düşünemiyorum bile. Dizi oyunculuk olarak konuk oyuncularla tamamlanıyor. Özellikle beşlinin belalısı Jim Sterling rolüyle Mark Sheppard bulunduğu her sahneye seviye atlatıyor. 77 bölümün sadece on tanesinde görünse de dizi tarihinin en harika kötü adamlarından biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.