Mr. Robot
Kabaca her beş yabancı diziseverden birinin uyku dışında kalan vaktinin %90’ını bilgisayar başında geçiren bir genç, onda birinin de kırk yılda bir olsun çalıştığı plazayı ateşe verip pencereden Birdman misali süzülme hayali kuran bir beyaz yakalı olduğunu varsayarsak günümüzde bir temayı “çekici” kılmak için sütun gibi bacaklar yetmiyor, mangal gibi bir siber yürekse hiç fena bir seçenek değil.
24 Haziran’da USA Network’te başlayacak olan Mr. Robot’un ilk bölümü, akıllıca bir tercihle yayına başlamadan haftalar önce internete verildi. Böylelikle dizi daha TV yüzü görmeden ilk bölümüyle 9.4’lük bir IMDB puanı alarak şimdiden efsaneleşti.
Hikayemizin başrolünde aynı şirkette çalıştığı ağır platonik aşkı dışında hiç arkadaşı ve görünürde herhangi türden bir cazibesi olmayan, antisosyalliğin kitabını yazmış genç siber güvenlik mühendisi Elliot (inandırıcı oyunculuğuyla Rami Malek) var. Elliot’ın, uzun vadeli bir intikam planının parçası olduğunu anladığımız, zaten gömlek giymekten bile nefret ettiği için üstüne hiç oturmayan beyaz yakalılığının arkasında internette çocuk pornosu pazarlayan bir kafe zinciri sahibini belgeleriyle polise ihbar etmek türünden görünmez kahramanlıklarıyla başarılı bir hacker var. İşte bu genç hacker her gün bindiği metroda karşılaştığı veteran hacker (Christian Slater) önderliğinde underground bir hacker grubuyla tanışınca olaylar gelişiyor. Hedef, siber güvenliğini sağlamak için maaş aldığı çokuluslu şirketten başlayarak, “%1'in üstündeki %1'e sahip, izne gerek duymadan tanrıyı oynayan insanlar” ve kurumlar.
Mr. Robot, kolaylıkla inandırıcılığını yitirip çocuksulaşabilecek bıçak sırtı bir temayı incelikle işlediği, yüksek gerilimli ilk bölümüyle gerçekten başarılı. Fight Club’la tematik benzerliğinin yanı sıra benzer türden bir coşturma becerisine de sahip, heyecan verici bir dizi. Dökülen kan sanal olsa da anti-kahramanının antilik derecesi ve intikam mekanizması Dexter’ınkiyle benzeşiyor. Özetle devamı merakla bekleniyor ve yazı ele geçirecek dizilerden biri olacağa benziyor.