-Şu an herkes Karagül konağı diyor ama adı bu değil herhalde?
Fatih Yılmaz:Hasan Süzer Etnografya Müzesi aslında burası. Bakıma ihtiyacı olan bir müzeydi. 80'lerin ortasından beri hiç bakım yapmamışlar. Günde iki kişi, üç kişi geziyor, bazen hiç insan gelmiyormuş bile. Biz geldikten sonra kapının önünde günde 500 ila 1000 kişi toplanıyor. Burayı biraz kalkındırdık diyebilirim. Dönemin kültür bakanı Ertuğrul Günay sağolsun, bize burayı tahsis etti, burada çalışmaya başladık.
-Konağın bakımı, tadilatı Karagül ekibine mi ait?
Fatih Yılmaz: İlk girdiğimizde ‘Narin oda’ dediğimiz yerin çatısı çöküktü, içeri su giriyordu. Döşemeler kabarmış, harap haldeydi; dokusunu bozmadan orayı onardık.
-Bizim ülkede bir şey ilgi görünce hemen dayatmalar olur ya hani, ''Ya biz orayı restore edecektik,'' diyen çıkmadı mı peki?
Fatih Yılmaz: Aslında Ertuğrul Günay “Bizimle beraber restore ederseniz, size veririm burayı,” demişti. Değişen yönetimden sonra gelenler kağıt üzerindeki restorasyon şartına itibar ettiği için restorasyonu da bizim yapmamızı beklediler. E, biz de inşaat şirketi değil, film şirketiyiz sonuçta. Zaten günlük kullanım üzerinden kira veriyoruz. Şu an çalıştığımız için dizinin bitmesini bekliyoruz; içeride çalışırken iskele kurulması falan mümkün değil çünkü.