Nida Fındık:
Kara Sevda dedikleri bu olabilir mi?
Burak Özçivit ve Neslihan Atagül başrollerde dedikleri andan itibaren “Hmm...” dediğimi cümle âlem biliyor. Kaldı ki en sevdiklerim bile Neslihan Hanımlar için “Yav bırak, iyi oyuncu sayılmaz o,” dese de ben kendisini Fatih Harbiye zamanından beri severim. Neyse bu kadar kişisel meseleden sonra konuya gireyim yani Kara Sevda’ya… Nasıl bir ilk bölüm izledik kısaca özetleyeyim.
Kemal ve Nihal’ın aşkının imkânsız olacağını, o yaptırdıkları dandik dövmenin silineceğini ve ilk etapta Emir’in kazanacağını hepimiz biliyorduk. O yüzden yaşanan klişeler şimdilik daha önce izlediğimiz hiçbir şeyin önüne geçmedi. Klişenin önüne geçen bir şey varsa o da olayların aşırı şekilde hızlı gelişmesi olabilir mesela ki bu bir açıdan da olumsuz bir şey. Nihan’ın aşırı gıcık annesi, Burak Sergen’in teatral oyunculuğu filan derken sinema filmi tadında 120 dakikaya yakın bir ilk bölüm izledik. Kemal ve Nihan çifti daha kafamda birbirlerine tam yakışmamışken ayrıldıkları için başka birileriyle olmaları durumunda sanırım ki çok rahatsız olmayacağım. Melisa Aslı Pamuk tam o noktada kötü kadın olma rolünü görev edinecek. Kaan Urgancıoğlu’nu ise soyunmadığı sürece Emir rolünde izlemesi benim için çok keyifli olacak. Ama lütfen, ama lütfen soyunmasın! Yönetmenden özellikle rica ediyorum. Yani Kerem Bürsin’lerden, Burak Özçivit’in bizzat kendisinden hatta onun filmdeki rol arkadaşı Murat Boz’lardan sonra kendisi pek ekranı dolduramadı diyelim. Neslihan Atagül ise ağlarken şişen gözüne yüzüne filan rağmen bence güzeldi. Bakın bence diyorum, bence!
Çok fazla tesadüf ve klişenin bir araya gelmesi izlemeyi çok zorlaştırıyor, bunu söylemek lazım. Bu kadar zor bir akşamda ve seçiciliği ortada olan Çarşamba seyircisi ile Kara Sevda’nın işi çok kolay değil. İkinci bölüm fragmanı birazcık daha aklımızı açsa da bu kadar dizi bolluğunun içinde Burak Özçivit’in star ışığına rağmen kumandalar Star Tv’yi tuşlamakta zorlanabilir. Bunu diziyi izlerken zaman zaman duygulanan ve sevdiği noktaları bulunan biri olarak söylüyorum. Aynı şeyleri birçok dizi için yazdığımda kendimi kötü hissediyordum ama artık o eşiği sanırım biraz geçtim. Eğer kökü zengin kız-fakir oğlan olan bir hikâye ile yola çıkıyorsanız bir kaç akıllı detaydan çok daha fazlasına ihtiyacınız var. Bir tane yalı ve bir tane tekne ile artık bu işler kurtulmuyor. Altını tekrar çiziyorum, ikinci bölüm fragmanı aklımızı çelmiş olsa da bu işlerin çok zor olduğunu belirtiyor ve haftaya ekran başında yerimi alıp nihai kararımı vereceğim diyorum.