Yine sözü fazla uzattım, ekranlarımızda yaratılan bu algı vb. durumlar, maalesef her geçen gün mecburi bir alışkanlık olma yolunda yerini epey sağlama alıyor, böyle giderse de almaya devam edecek gibi. Bu noktada sormadan edemeyeceğim bir soru geliyor aklıma. Cinsiyet eşitsizliğinde ön sıralarda olduğumuzun haberlerini okuduğumuz bugünlerde; bırakın toplum içinde kabullenmeyi, tv dizilerimizde dahi eşcinselliği kabul edemediğimiz bir ortamda, uluslararası dizi uyarlamalarının bu kadar yaygın ve giderinin olduğu bir zamanda, senaristler, yönetmenler, yapımcılar vs. (etkisi olan her kimse) bu ataerkillikten ve yaratılan algıdan vazgeçmediği sürece, günlük hayattaki olumsuz sonuçlar bir tarafa, kendi işlerini daha da zorlaştırmış olmuyorlar mı? Mira'nın da dediği gibi, -Yaman sağ olsun- ilk sevişmenin ülkeler arası siyasi bir problemmiş gibi tartışıldığı sahneler bile bazı şeyleri ekrana taşımakta nasıl zorlandığımızı bize gösterirken, uyarlanan dizilerin orjinal versiyonlarını bu hallere getirip, ne sahneleri, ne karakterleri nasıl şekillere soksak ki acaba diye düşünenler, saatler süren dizi setlerinde bu iş için emek harcayanlar yine kendileri değil mi?
Not: Biliyorum Vespa’ya motosiklet dediğim için kızanlar oldu, herkesten özür diliyorum. Herhangi bir motosikletin sahip olmadığı bir estetik var Vespa’da kabul ediyorum.