Ve reyting rekorları kıran sahne... Yalnızlık Senfonisi ve Yeşim. Sezonlarca azarladığı hizmetçilerinin, yardakçılarının, Toprak'ın, tabii ki Çınar'ın, bütün Ilgazlar'ın ölümüyle yasa boğulduğu Yeşim'in intiharı. Bir kötü karakter kendisini bu kadar sevdirmemişti. Çınar ile asla bir araya gelemeyeceğini anlayan Yeşim aslında sadece onun erkekliğinde şekil almak istemişti. O 'şıllık' kadını biri dizginlesin istemişti. Çınar'ın terbiyesi buna müsaade etmedi. Denize düştükten sonra uzun süre aranan Yeşim'in tabii ki önce milyarlık bootie'leri bulundu. Zümrüt Hanım'ın en çok Lale'yi sevdiğini sanan herkes ise onun Lale'nin hemen yanına gömülen Yeşim'in mezarında söylediği şey gerçekleri ortaya çıkarıyordu. "Bizi nasıl yalnız bırakırsın?" Bir Taşkıran olmasa da Taşkıranlar'ın direği Yeşim'di. Zümrüt Hanım, Ilgazlar'dan ailesindeki üç ölümün intikamını aldığında her şeyin kızlarıyla alakalı olduğunu söylemişti. Ki öyleydi. Son bölümde, yıllar sonrasında yakışıklı sakallarını kahve bıyığına dönüştüren Çınar ve Toprak'ın yalılardan uzak, iğrenç, sıradan aile hayatında Çınar ve Lale'nin kızları küçük Lale aynı Yeşim'e benzemektedir. Onun gibi düz, uzun sarı saçları vardır. Ve annesi gibi sakin tabiatlı değil, teyzesi Yeşim gibi şımarıklıklar yapmaktadır. Yeşim Taşkıran abartı bir karakter gibi durabilir ama Lale Devri'nin iyi tarafa ya da kötü tarafa çekilmiş bütün karakterlerinin arasında en gerçek olanıdır. Bir dizi değil bir karakter efsane olmuştur. Ayrıca en çok tokat yiyen karakterdir ve tokadın dramatik havasının hakkını da çok iyi verir.