Her zamanki gibi Ali’nin o tatlı korumacılığı ile Selin’in şeker tavırları birleşti bu bölümde. Sevilay Hanım’ın olayını duyduğu ilk andan itibaren Selin hep Ali’nin kollarındaydı. Haluk sakince olayı açıkladı, Selin hemen gözyaşları içinde Peri’yle sarıldı, odasına çıktılar. Ali yalnız bırakır mı, tabii ki de hayırrr, “Gel kollarıma sende küçüksün,” demesin mi, o anda bittimm ☺ Ertesi gün birlikte Adliye’ye gittiler, dönüşte hastaneye uğrayan Selin ile Nazlı tam anlamıyla birbirlerini yediler. Olay bununla kalmayıp “Sen benim kardeşim olamazsın”lara gitti. Tabii hemen olaydan uzaklaştırma ekibi Ali devreye girdi, Selin’i oradan götürdü. Ve yolda ince bir ders verdi. Bu karakterin en çok bu yönünü seviyorum; doğrucu çocuk. *-* “Sen her şeyi biliyorsun, Nazlı bilmiyor; üzerine fazla gittin,” derken eve geldiler ki gazetecilerrr, hobaa... Selin arabadan tam inerken Ali inme dedi Selin dinler mi tabii ki hayır, iner o arabadan. Girdiler o curcunaya; gazeteciler flaşlar derken Ali o mükemmel korumacılığı ile “Hadi arabaya koş,” dedi vee bastı gazaaaa tam çıkarken bir araba kullandı ki of offf.. Hop nee görsünler Emre’nin arabasıyla çat karşılıklı durdular. Selin gaza gelip indi arabadan verdi Emre’ye ağzının payını. “Benim her şeyimde Ali var ve yanımda olacak,” gibi o cezbedici cümleler ile Emre’yi içten içten eritti ve ekledi “Korkmayın sevgili olmıycaz,” dedi ve “Arabaya dön Selin,” diyen Ali’yi dinledi. Emre durur mu “Senden izin alacak değil,” dedii Ali emin adımlarla yaklaştı ve “O günler de gelicek,” dedi, yapıştırdı lafı. Ordan hızlıca gittiler. Ali’nin evine. Orda meyve yemeler, Sevilay’ın şaşırtan misafirperverliği derken bu tatlı aşıklar dertleşirken bu tablooo can evimizden vurdu. Bu nasıl sevgidir arkadaş ya “Gel yaralarına sarılıyım da sen de benim yaralarıma sarılırken utanma,” gibi şeker bir cümle kurdu. Ve böyle uyudu bu güzellikler.