Bir hafta içinde
üç tane birden gelin geldi ekrana. 2017 yılının yeni gelinlerini nasıl bir hayat bekliyor acaba?
Şaşkın Süreyya:
Küçük dünyasında jingle seslendirip, ara sıra kulüplerde vokal yaparak kıt kanaat yaşarken Boran ailesine gelin giden parkalı, yırtık atkılı, kalbi temiz Süreyya'nın taş çatlasa bir haftada Faruk'a ölümüne aşık oluşuna pek inanamasak da, nikahlarına şahit olduk. Faruk despot annesine müthiş bir dirayet gösterdi, kendi seçtiği kızla evlendi. Fakat ekrandaki güçlü ailelerin illa konakta, çiftlikte, villada vs. cümbür cemaat yaşayıp dertlerini üçe beşe katlama adetinden o da nasibini aldığı için karısıyla birlikte Bursa'daki aile konağına yerleşti. Evliliğin ikinci günü de "İşim var hayatım, ben çıkıyorum, fazla geç kalmam," diye çıktı gitti. İstanbullu gelin ise örf ve adetlere hemen uyum sağlayıp kaynanasını hamamda bir güzel yıkayıp kırkladı. Yahu sene 2017, sen ki ilk bulduğun boş anda Kurtlarla Koşan Kadınlar okuyan bir kızsın, ne giriyorsun hamam işine diye bağırdık biz ekran karşısında ama duymadı bizi tabii. Aslı Enver'in aydınlık yüzü ve sakin oyunculuğu kendini izletse de Süreyya'nın hem konağın örf ve adetiyle hem de "Benim hoşlanmadığım şeyleri yapamazsın! Ben senin kocanım!" diye bağıran Faruk'la işi çok zor; o ölümsüz aşk nereye kadar gidecek bakalım.
(İstanbullu Gelin, Star, cuma, 20:00)
Tatlı Bella:
İspanyol anne bağırıyor: "Ben seni Madrid'te doğurdum, Paris'te yedirdim, Milano'da giydirdim, Roma'lara gittik, seninle güzel zamanlar geçirdik. Niye şimdi sen karşıma geçiyor, diyor 'Anne gidiyor ben dağlara,' neden?" Belli değil mi işte? Kızın görmediği bir dağlar kalmış... Bella, annesini destekleyen ve Türk olan babasına da "İnşallah benim kocam senin gibi kilibik olmaz," dedi, vurup kapıyı çıktı evden ve Hazar Ağa'yla evlenip Bozok Aşireti'nin gelini oldu. Tabii koskoca bir arazide kalabalık bir şekilde yaşayıp giden aşiretin ondan haberi olmadığı gibi, okulu bitirip evine dönen Hazar Ağa'nın evleneceği kız bile hazırdı. Karşılamaya getirilen 'çok tatlı' deve gözünün önünde kesilince bayılan yeni gelin de evdeki ilk sabahında kayınpederinin abdest suyunu hazırlayıp servis etti, sonra da çocuklardan birini hamamda yıkamak zorunda kaldı. Yeni damat da "Ben gidiyorum, fazla geç kalmam," diye çıkıp gitti, Bella'yı kendisinden nefret eden bir dolu kadının doldurduğu kurtlar sofrasında yalnız bıraktı. Konuları çok kabaca aynı gibi görünse de 'İstanbullu Gelin'de her şey ne kadar ciddiye alınıyorsa burada da her şeyle o kadar eğleniliyor. Kendini paspas etmeyi ilk fırsatta bırakacağı belli olan yeni gelini canlandıran, kırık Türkçeli çok sempatik Jessica May'in payı büyük bu eğlencede.
(Yeni Gelin, Show, cumartesi, 20:00)
Talihsiz Zühre:
Üç gelin arasında en talihsizi ve ne yazık ki en gerçekçisi. Tarlada büyümüş, köyünden dışarı çıkmamış Zühre güçlü kudretli, hem de neredeyse dedesi yaşındaki Fikret Karakaya'yla zorla evlendiriliyor. Her tür işkenceye, itilip kakılmaya karşılık ne kendi ailesinden ne de gelini olduğu aileden kimseye boyun eğmemekte kararlı. Can havliyle, kullanmasını bile bilmediği bir arabanın direksiyonuna oturup kaçmaya çabalaması, hayatının özeti. Düğün gecesinde elinden bir kaza çıktı, kocadan (ve hiç tanımadığı birini yıkamaktan) paçayı kurtardı ama daha büyük bir belayı, adamın zalim oğlunu sardı başına. Bundan sonrası hep kaçmak Zühre için. Yolu İstanbul'a kadar uzanacak, yanında da kendini Zühre'ye adayan Seyit olacak ama güzel günler henüz ufukta görünmüyor. Kısaca, Selin Şekerci yine bir kaçak gelini canlandırıyor ve izleyicisini üzmekle birlikte tam desteğini de alıyor. (Çoban Yıldızı, Fox, perşembe, 20:00)
Bu yazının Hürriyet Cumartesi'de yayımlanan versiyonu.