Sonra volkanlarıyla, giriş müziğiyle, danslarıyla, halayıyla, ortada koşturan küçük çocuklarıyla bir klasik olan düğün videosu izleniyor. Gelinler hemen o ölümcül soruyu soruyorlar; “Ne kadar takınız oldu?” Soruya yanıt alamazlarsa, değiştirerek yine üsteliyorlar, “Düğünde sana ne taktılar?” Bana böyle bir soru sorsalar “Boynuz!” diye cevaplardım ama onlar ciddi ciddi yanıt veriyorlar. Takı merasiminin dört saat sürdüğünü, 80 milyon ederinde takı takıldığını bunlardan kaçının çeyrek, kaçının bilezik olduğunu envanter dökümüyle bildiriyorlar. Ardından yapılan tekli röportajlarda rakip yarışmacılar “gördük zaten, hiçbir şey takılmamış!” diyerek hasılatın zayıflığı yönündeki fikirlerini belirtiyorlar.
Daha sonra misafirler düğün fotoğraflarına bakarken ev sahibi içeri giderek gelinliğini giyip geliyor. Yarışmacılar gelinliği değerlendiriyor. Gelinliğin üzerine “takı seti” (kolye, küpe ve yüzük) takıp gelinirse eğer, “Çok hafif bir şeye benziyor,” diyerek ev sahibine takı setinin kaç gram olduğunu soruyorlar. Bir dişleyip sahte mi değil mi diye bakmadıkları kalıyor. Gelinliğin ardından misafirler düğün davetiyelerine bakarken nişanlık da giyiliyor. İstisnasız her yarışmacının bir nişan tuvaleti olduğunu ve bunun da gösterişte gelinlikten aşağı kalmadığını öğreniyoruz.
Geçtiğimiz haftanın birincisi Dilek, sonuncusu ise gelenek, örf ve adetlerimizden bihaber yabancı gelin Leila oldu. Yerli gelinlerin evlerine gelen insanların kafalarına atar gibi servis yaptıklarını, misafirleri azarladıklarını, içlerinde en normale yakın evin Leila’nın olduğunu, diğer yarışmacılara kıyasla çok daha güler yüzlü ve nazik ve hakkaniyetli puan veren kişi olduğunu da belirtmek lazım.