Çiğdem: Ne dersen de, yeter ki bir şey de Zülfikar.
Zülfikar: Bir maç düşün mesela, Sivas Spor- Real Madrid. Mesela, olmaz ya. Hadi oldu diyelim. İşte o Sivas Sporlu futbolcuların hepsi, o maça kazanmak için çıkar, neden biliyor musun? İnanmıştır çünkü. Çıkacak, aslan gibi topunu oynayacak, gerekirse tekmeye kafasını uzatacak, ama o formayı terletecek. Aslında hepsi biliyordur o maçta beş yiyeceğini, ama itiraf edemez kendine. İnanmak istemez, hayal kurar, umut eder. Adam nasıl arasın anasını, karısını, dua edin de beşten fazla yemeyelim nasıl desin?
Bu cümleler, sadece Poyraz Karayel’de değil, hayatta duyduğum en güzel cümleler arasına çok yüksek bir yerden girerler. Çok fazla anlatmaya da gerek yok aslında, hangimiz o Sivas Spor kalesinde durmamış olabiliriz şu hayatta? Durmadıysak da hiç sevinmeyelim, haybeye yaşamışız demektir. Her fani bir Sivas Spor-Real Madrid maçında Sivas Sporlu olmayı tadacaktır, tatsın da. Ancak o zaman oluyoruz. Bir de o ilk ‘mesela, olmaz ya’sında Zülfikar’ın, dünyanın bütün umutları gidiyor, sanki Azkaban’daymışız da, yanımızda kimseler yokmuş, öyle soğuk bir hava. Maça çıkıp yenilmek her zaman hiç oynamamaktan iyidir diye düşünenler ayaklanalım, liderimiz Zülfikar olsun.