Cuma günü geldi.
Sabah 8’den itibaren çeşitli salonlarda Star Wars gösteriliyor. Her saat başı, hatta her 15 dakikada bir. Alışveriş merkezlerinde, özel sinema salonlarında ve de tabii ki Chinese Theater’da.
İnternet’ten oturma düzenine bakıyorum, Chinese Theater’ın her IMAX perdesi aynı değil. Yedi numaralı oditoryum hepsinden büyük ve şaşalı ama asla yer yok. Gece 2:00 seansına bile yer yok.
Bu arada hayatımda ilk kez böyle tuhaf seans saatleri görüyorum. 2:00, 5:00, 8:30... Ve hemen hepsi bitiyor.
Bu arada İnternet’te bir başka bilgi geliyor: Los Angeles’ta Vista Theater’da izlemek gerekirmiş Star Wars’u çünkü filmi çekildiği gibi 35 mm. projeksiyonla yansıtan, dijital projeksiyon olmayan tek salon oymuş. Vista’nın sitesine bakıyorum, bilet satışı yok. Bir de sitede dijital projeksiyon ama film yapımcılarının istediği gibi 35 mm. diye anlamadığım bir teknik ayrıntı yazıyor. Geçiyorum.
Sonunda iki salona indirgedim: Ya inat edip Pazar, Pazartesi falan Chinese Theater’da izleyeceğim. Ya da Arclight’ın meşhur Dome’unda. Bu sefer Dome’da hangi sırada izlenir diye uzun bir araştırma daha. Kimileri en iyi sıranın M olduğunu söylüyor, önündeki bariyerlere bakacaklarınızı uzatabiliyormuşsunuz. Ama M sırası hafif yüksekte, tam balkon olmasa bile ayrı bir katman gibi. O zaman da perdenin tam büyüklüğü hissedilmiyormuş. Ben alt katmandaki C sırasını seçtim. Gece 2:00 seansı. Neyse ki tıklım tıklım değildi ama C31’de oturan baba kızı kaldırdım yine, çünkü benim yerimde oturuyorlardı. Meğerse onların bileti B30-31’miş.
Filmden önce iki saatlik bir disko uykusu almıştım, bu arada lenslerimi de çıkartıp gözlüklerimle sinemaya gittim. Son anda salondan girer girmez 3D gözlüğü alınca fark ettim ne büyük hata yaptığımı. Dome’da da gösterim üç boyutluydu ve biliyordum bunu, ama düşünemedim.
Önce gözlük üstüne gözlük biraz rahatsızlık verdi, sonradan alıştım. Star Wars’un 3D’si insanı yormuyor neyse ki. Ama filme çok bir şey de katmıyor. Birkaç tane uçak ekrandan fırlıyor o kadar. Ama J.J. Abrams gerçekten eski tip bir film yaptığı için düz perdede izlemek en iyisi.
Film hakkında şunu söyleyebilirim: Muhteşem. Film olarak muhteşem mi bilmiyorum, iç organlarını incelersek bir sürü kusur bulunabilir. Ama toplu tecrübe olarak mükemmel. Efektler, nostaljisi, göndermeler, yeni karakterler, işleyiş, eğlendirmesi, bıraktığı his, bütün bu sabaha karşı seanslar, sinemayı yeniden sevdirmesi, unuttuğumuz bir şeyleri, eski bir dünyayı hatırlatması... İşte bunlar muhteşem. Bu yüzden henüz H8teful Eight’i, The Revenant’ı falan görmeden yılın en iyi filmi ilan ediyorum. Keşke Oscar’ları silip süpürse ve keşke bu seferki Oscar’lar bu filmin etkisiyle eski görkemine kavuşsa.