Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Ender aldatamaz mıydı?

Selim Serez (Barış Falay), bir türlü inanamıştı zaten karısının yaptığına.

Kısacası hatıra defterindeki geçmiş, geçmişte kalmış; Selim ise sadece o kapı açıldıktan sonra Ender’in karşılaştığı ilk insan olmanın getirdiği şansla Ender’i elde etmiş olabilirdi (varlığından haberdar olmadığımız bir şeyi keşfettiğimizde verdiğimiz tepkinin gerçek etkisini; daha doğrusu o keşfettiğimiz şeyin bizim için ifade ettiği gerçek önemi, olayın üzerinden zaman geçtikten sonra anlamamız gibi) ve Ender’in bu aşk zannettiği duygularsa sadece; Ender’in hayata karşı bakışında farkındalığının artmasını sağlamış olabilirdi. Babası gibi güçlü adamların da yanlışlarıyla mücadele edilebilir olduğunu filan anlamış olabilirdi. Diyeceğim şu ki, onca yıldır kendisine aşık olan Sinan’ın varlığını bir anda mektuplarla gün be gün geçmişi okuyarak öğrenince, Sinan’a aşık olabilmesi ya da ondan etkilenmesi çok normal (tıpkı Eylül’ün MAS production’ın günlüklerini okuduğunda hissetttikleri gibi). Çünkü tüm bunların yaşandığı o günlerde de Serez ailesi, Ender’in bir emrivakiyle ailesine kabul ettiği Yaman’ın sorunlarıyla boğuşuyordur ve Ender tüm bunlara kendisinin problemiymiş gibi yaklaşmaktan çok uzaktadır (Ender’in odasına çıkmak istediği, Selim’in merdivende onu durdurup konuşmaya çalıştığı sahnede yüzündeki ifade ve sözleri bu yazdığımı destekler nitelikte).

41. bölümde ortaya çıkan mektuplar vs. gösteriyor ki; gerçek, Sinan’ın onca yıldır aşkını mektuplarda yaşamış olması ve o gece içini Ender’e açmasıymış (Ender bütün mektupları okumuş hüzünlendikçe okumaya devam etmiş). Ender’in artık gitmek istediği anda da Sinan onu öpmüş. (Meğer bütün aldatma vs. üzerine izleyicinin kafasında oluşturulmaya çalışılan hikaye sadece bir öpücükmüş hatta ve hatta Ender’in karşılık vermediği bir öpücük.) Uzun lafın kısası, 41. bölümde öğrendiğimiz gerçekle beraber izleyiciye hissettirilen tüm bu duygu ve düşüncelerdeki yüz seksen derece dönüş enteresan oldu (tamam kabul zaten dizilerde zaten olay bu da; yani ilk paragrafta bahsettiğim o sahnede - düğün günü Ender’le Sinan’ın konuştuğu – ve Ender’in hışımla düğünü terk edip arabaya bindikten sonra Selim’le durumu konuşmaya çalıştıkları sahnede yine Ender’in yüzüne baktığımda gördüğüm ifade bir suçluluk duygusunun belirtisiydi ama ortada Ender açısından bir suç filan da yokmuş). Ayrıca senaryonun akışı bakımından da samimiyetsiz oldu bence bu dönüş. İzleyicinin kafasında şekillendirilen ilk hikayede – Ender’in Selim’i aldattığı varsayılan senaryo ile - Ender diziden iyi, masum olarak gösterilen karakterinin üstüne genel izleyici algısına göre koca bir çizik atarak ayrılmıştı. Fakat şimdi öğrendiklerimizle emin olduk ki; Ender yine o bildiğimiz Ender’miş.

1 2 3
Sercan Tezcan
01/10/2014 18:10
YORUMLAR




DİĞER HABERLER