Evlenirken çiftler birbirlerini sevmek, onurlandırmak ve el üstünde tutmak niyetiyle yola çıkarlar. Bugün artık modern dünyada kimse evlenmek zorunda değil, evli kalmak zorunda da değil. Bununla birlikte evli çiftler yine de çoğunlukta.
TV8’de evli çiftlerin katıldığı, Şubat ayından beri yayınlanan Böyle Çok Daha Güzelsin adında bir program var. Sunuculuğunu yerli Taylor Swift kontenjanından Hande Sarıoğlu, jüri başkanlığını makyajsal- imajsal kontenjandan Alp Kavasoğlu’nun üstlendiği programda eskiden Sema Çelebi de vardı, ama yakınlarda ayrıldı. Yerine, bazen Irmak Atuk (model) ve Aslıhan Hünel (şarkıcı) bazen ise Pakize Suda ve ekranda adı yazmayan sarışın bir başka kadın var. Kim olduğunu öğrenmek için bakılabilecek her yere baktım, hiçbir şey bulamayınca, TV8 izleyici hattını aradım. Bana bilgi verme yetkileri olmadığını söylediler. Hanımefendiciğim sizin adınızı itina ile saklıyorlar bilesiniz.
Neyse, programda jürinin rolü kabul günü teyzesinden hallice sayılır zaten, “çok yakıştı”, “onun üzerine bu giyilir mi hiç?” demekten öte pek bir yorum da yapmıyorlar o kadar da önemli değil aslında.
Bilmeyenler için anlatayım, Böyle Çok Daha Güzelsin; programa başvuran kadınların fiziksel değişim süreçlerini izleyen bir program. Yalnızca kocaların söz hakkı olduğu programda, kadınlar uzmanlar gözetiminde kıyafetlerini, dişlerini, yüzlerini değiştiriyor. Bu süreçte estetik müdahaleler ağırlıkta. Finalde ise çiftler birbirini değerlendiriyor ve puanlıyor. En yüksek puanı alan çift, Avrupa seyahati kazanıyor.
Şikayetlerin programı
Programın eski bölümlerinde karılarının hiçbir şeyini beğenmeyen erkeklerin bunca yıllık hayat arkadaşlarına nankör yaklaşımları, acımasız yorumlarla onları yermesi büyük tepki aldı. Hatta change.org’da programın kadınları aşağıladığı için yayından kaldırılmasına yönelik bir imza kampanyası başlatıldı. Yeri gelmişken söyleyeyim ben hiçbir programın yayından kaldırılmasına taraftar değilim. 1980 yılında yaşamıyoruz, her televizyonun uzaktan kumandası var, kanalı değiştirirsiniz olur biter.
Peki ama böyle bir program neden var?
Çok basit aslında. Güzellik ve gençliğe takmış bir toplumda yaşıyoruz. Kadınlar görüntüleriyle aklını bozmuş durumda. Bu değişim için acı çekmeye ve her türlü muameleye hazır. TV programları ise, insanlara eğlence uğruna ürün muamelesi yapmaya meyilli, bu olur olmaz nedenler yüzünden estetik müdahaleler yaptırmaya kadar gidiyor.
Böyle Çok Daha Güzelsin ekrandaki en sadist programlardan biri ama tek değil, bunun kılık kıyafet, dekorasyon hatta şarkı yarışması versiyonunu da her gün ekranlarda görmek mümkün. Program, ekonomik olarak daha dezavantajlı kadınları geleneksel, muhafazakâr moda ve güzellik standardına uydurmak için alay etme pahasına ortalık yerde sergiliyor.
Ey Türk kadını birinci hedefin yaşına göre giyinmektir!
Programın akışı, önce yaşam tarzı, tercihler için utandırmak, sonra da standarda uydurmak, tornadan geçirmek üzerine kurulu. Öncelikle çiftlerin evine gidiliyor, yarışmacıların tabiriyle “gardolap” yani gardırop açılıyor. Evin hanımının kıyafetleri ortaya saçılıyor. Sunucu Hande Sarıoğlu ile kocalar, bir fasıl kıyafetlerle dalga geçiyorlar. Sunucu, kocalara dolaptaki hangi kıyafetleri istemediklerini soruyor. Onlar da kendilerine yapımcının ezberlettiği “10 seneden sonra daha özen istiyorum”, “bu kıyafetlerle ortada gezmesini istemiyorum” laflarını bir bir sıralıyorlar. Ardından atılan kıyafetlerin yerine yenisini almak üzere alış-verişe gidiliyor. Burada kocalar karılarına yakıştıklarını düşündükleri kıyafetler seçiyor.
Tüm pullu taşlı, leoparlı, kısa ve göğüs dekolteli kıyafetler kocalar tarafından atılıyor. Böylece yarışmacılar sınıfsal bir değişime de zorlanıyor. Çünkü orta sınıf ve üstü kadınlar saygın bir izlenim yaratmak için daha ağırbaşlı giyinir. Bu dünyanın vatandaşı olmak da, ancak öncesi ve sonrası sürecine dahil olmuş tuhaf insanların hakkıdır. Bununla birlikte kocalar daha renkleri birbirinden ayırt etmekten aciz oldukları için dünya saçması tercihler yapıyorlar. Hepsinin argümanı da aynı, bu yaşta bu kıyafet giyilmez. (30’una gelince insanları bir ayağı çukurda olarak görüyorlar.)
Tadilat vakti. Kadın dediğin botokssuz / dolgusuz olmaz.
Ardından diş hekimine gidiliyor. Burada neredeyse her yarışmacıya aynı şeyler uygulanıyor, aralık olan dişlerin kapatılması, beyazlatma şu bu. Bu arada format gereği tüm işlemler bir günde yapılıyor. Diş hekimi lazerle diş beyazlatmanın hiç acıtmadığını söylüyor, ama eminim iki gün o dişler fena halde sızlayacak. Hele ardından aynı gün yüze de iğneler yapılınca, o gece ağrı kesici almadan biraz zor uyurlar. Daha sonra medikal estetik hekimine gidiliyor. Orada da botoks, burun dudak çizgisi botoks, örümcek ağı uygulama (sarkan yüzü yukarı kaldırmak demek), dolgu gibi uygulamalar yapılıyor. Doktor eline kalemi alıp kadınların yüzünü işaretlemeye başlarken kocalar soruyor “Kaşını Ebru Gündeşvari yapabilir miyiz?”.