Bağımsızlık konusuna gelince, Girls ve Broad City Amerikalı genç kadınların hikayesini anlatıyor. Karakterler aileleriyle haberleşiyorlar fakat hayatlarına birebir müdahele edildiği söylenemez. Yine de bilhassa Girls’de onaylanma arzusunun çok ağır bastığı görülüyor. Broad City’de ise aileler uzaklarda bir yerde, doğum günlerinde bir takım hoşluklar yapan insanlar. Abbi’nin doğum gününde babasının pahalı bir restoranda yemek hediye etmesi gibi. Kaçak Gelinler’de ise yapımcıların dizinin Türkiye’ye hitap etmesi için fazla çabaladığı görülüyor. İlle bir aile büyüğü lazım, Seniha Sultan sürekli Şebnem’in tepesinde. Kocaman kızın saat kaçta evde geldiğini kontrol ediyor dakika başı arıyor. Ayrıca tüm adamlar kızların peşinde; sürekli bir nikah gündemi var.. Ancak üçüncü bölümde kendilerine iş ve ev aramaya başlıyorlar. Üstelik içlerinden biri o kadar şımarık ki ilerleyen bölümlerde bir türlü kendisine ev beğendiremiyorlar.
Benim gönlümden geçene gelince, bu kadar genç kızlı, gelinsel dizi izledikten sonra umarım birileri bir gün “kadın” dizisi yapar. Bir karakterin bağımsızlığını ille evli olup olmaması üzerinden anlatmak şart mıdır mesela? Bunun başka yolları da olmalı. Tüketime odaklanmadan birinin kişisel tercihleri nasıl anlatılır? Karakterler ille büyük rüyaları olan insanlar mı olmalı?
Keşke Göksu Gül’ün Uykusuz’da çizdiği Sokakta Hanımefendi ya da Figen Şakacı’nın yazdığı Pala Hayriye, gibi zeki, cesur, onaylanma derdi olmayan, gerçek karakterlerden uyarlama diziler izleyebilsek. Neticede herkes bir gün büyüyor, iyi kötü kendi yolunu çiziyor. Bari anlatmaya değer bir gençlik yaşasınlar, hayallerde olsa bilse.