Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Çukur’da 15 Hafta

15 haftadır Çukur’dayız. Vartolu’nun, Kahraman’ı öldürdüğü; Yamaç’ın Sena’yı evlendikleri gece yalnız bırakıp gittiği; hayatların yerle yeksan olduğu, savaşın başladığı günden beri 15 bölüm geçti. Gökhan Horzum’un kaleminin hiç durmaması gerektiğinin kanıtı olan 15 bölüm…

Elimizde kendi düzeni olan bir mahalleyi vurmaya çalışan kötü adam, yaptığı kötülükler; bu kötülükler yüzünden hiç istemese de başa geçmek zorunda kalan bir delikanlı ve yanında sürüklediği, buralara hiç alışık olmayan bir genç kadın vardı. Aslında Çukur bu kadar basit özetlenebilirdi, alt metninde son dönemde gördüğümüz tüm dizilerin ötesinde bir zenginlik yatıyor olmasaydı.

Yamaç'ın (Aras Bulut İynemli)  zayıf noktası saldırganlığı.

Klasik bir süper kahraman tribindeki Yamaç Koçovalı var elimizde. Yaptığı her şeyi çok iyi yapan ama aileyle sorun yaşadığı için kendini Çukur’dan soyutlamış. Tüm süper kahramanların kamuoyu tarafından darlandığı bir zayıf noktası var ya Yamaç’ınki en basiti. Cool görünse de fazla gergin, patlama noktası çok düşük. Bu yüzden de saldırgan. Herkese karşı. Düşmanı Vartolu’ya, babası İdris’e, Emmi’ye, Paşa’ya, tüm Çukur’a, en çok da Sena’ya karşı saldırgan. Saldırı ille tekmeyle tokatla olacak diye bir şey yok. Hakaretle olacak diye bir şey de yok. Bazen birini, onun için sizden başka yol olmadığına inandırırsınız. Bazıları buna aşk diyor. Değil, bu birine yapabileceğiniz en büyük saldırı. Yamaç bu kadar hatalı bir süper kahraman işte, her süper kahramanın olması gerektiği gibi. Gerçeklik taşımayan kahramanlarla bağ kuramazsınız. Hatasız karakterlerle de bir gerçeklik yaratamazsınız.

Yamaç (Aras Bulut İynemli) ve Sena (Dilan Çiçek Deniz) ilişkisi evlilikle başladı, flörte doğru ilerliyor.

Yamaç’ın en büyük hatası Sena belki de. Sena’nın da öyle. Tersten ilişki yaşanabiliyormuş. Erkekliğini kullanarak kızı kurtar, paranı kullanarak etkile ve yatağa atma fırsatı yakala. Dört gün evden çıkma, beşinci gün evlenmek için yurt dışına git. Evlendiğiniz gecenin sabahında da çek git. Nereden baksan tutarsız, nereden baksan ahmakça…

Neyse ki Yamaç ve Sena’nın tersten -ve biraz olsun hızlı- yaşadıkları ilişkileri şimdi yeni yeni ciddiyete binmiş bir sevgililik düzeyine geldi de rahatladık. Ayrı evlerde yaşıyor, ayrı hayatlarında sürekli birbirlerini düşünüyorlar ve soluk alamadıkları zaman birbirlerine sığınıyorlar. Yakında ilk mesajlaşma dönemine gerileyip sezon sonuna doğru bir sokakta çarpışarak tanışabilirler. Uzun zamandır bu kadar ilginç bir aşk hikayesi izlememiştik. “Seni seviyorum adam/kadın” bayağılıklarını saymıyorum, 30 yıllık evli diyalogları hiç ilgi çekici değil.

Paşa (Çetin Sarıkartal) hatanın ortağı, Emmi (Kadir Çermik) Paşa'nın ortağı.

Çukur, hata yapanların yeri. Herkesin hatası var. En büyüğü İdris’in, Sultan’ın ve Paşa’nın. Hayır,  Sultan ve Paşa’nın, Salih’in hayatını karartmasına İdris’i de katmıyorum. İdris’in hatası kendini Çukur’a gömerken herkesi de yanında götürmesi. Çukur’un her tarafında gözleri olan biri için dışarıdan gelen bir tehlikeye karşı fazla savunmasız. İçeriden gelecek bir saldırı için de fazla deve kuşu. Ne Vartolu’yu ciddiye almak, hiç değilse doğru düzgün araştırmak o kadar zor, ne de bu kadar sallantılı bir ilişkide olduğu Selim’in ihanetini görmek… Sultan ve Paşa’nın başladığı hatayı, kendi düzeniyle İdris getiriyor, elleriyle Çukur’a koyuyor Vartolu’yu.

Vartolu (Erkan Kolçak Köstendil) tıpkı İdris gibi ama hataya babasından çok onun hakkı var.

Vartolu, dizinin hata yapmaya en çok hakkı olan karakteri belki de. Dibe atılmışken hayatta kalıp oradan yükselen birinin çok fazla sorunu vardır, sorunlar da hataları getirir. İdris’in, Sultan’ın, Paşa’nın hatta Yamaç’ın girdiği o aile tribi var ya hani, Vartolu’nun aile tribi onlardan daha anlamlı. Yanında olmayan ailesinin yanında bir yer tutma çabası Vartolu’nunki. Kahraman’a yaptığında da İdris’e yapmayı planladığında da amacı aileye kendini kabul ettirebilmek. Hayat vahşi, aile Çukur. Bir şekilde gücünüzü kanıtlamanız lazım. Elbette kötü adam o, öldürüyor çünkü. Mafyalık yapıyor. İdris gibi tıpkı… Vartolu’nun en azından sebepleri var. Sadece Mihriban’ı duyduğunda yüzünün aldığı şekle bile bakınca görebilirsiniz o sebepleri.

Hepimiz biliyoruz Selim'in (Öner Erkan) sakladığı şeyin ne olduğunu.

Selim’in hatası korkaklık. Var olan düzenden çıkmaya korkuyor. Aslında en kolay çıkabilecek olan o. Hepimiz biliyoruz sakladığı şeyin ne olduğunu. Dışlanmaya en açık karakter, sırlarını açık etmezken bile ailesi tarafından dışlanıyor zaten. Nefes alabileceği yer de dışarısı aslında ama korkudan düzenden çıkamıyor. Korkaklık bazen kolay olanı görmeye engel oluyor işte. Sadece Çukur’dan çıkması yetecekken, bunu kolaylaştıracak onca sebebi varken, Çukur’u yıkmaya çalışıyor. Zor iş. Ayşe’yi, tek arkadaşını, kendine yakın tutması gerekirken uzakta tutuyor bir de. Her şeyin acısını da kendisi çekiyor. Ayşe’nin hatası da bütün o hin görüntüsüne rağmen her şeyi açık edebilmesi. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol değil mi?

Akşın (İlayda Alişan), Celasun (Kubilay Aka), Karaca (Ece Yaşar) çok tehlikeli bir üçgenin üç açısı.

Karaca’nın hatası da annesinin görünüşüne aldanması. En yakından gördüğünü örnek alıyor ama Ayşe’nin ne kadar yaralı olduğunun hiç farkında değil. Sadece kötü olarak, hin olarak yükselebileceğini düşünüyor. Bütün kötülüğü bundan. Celasun’u sevdiği bile yok aslında, sırf Akşın’a karşı galip gelmek için yaptığı bir şey bu. Celasun yazık ailesine mi baksın, babasının intikamını mı alsın, üstüne üstlük bunu tek kolla mı yapsın yoksa kızlarla mı uğraşsın? Celasun’un hatası aşık olmak. Arkadaşım senin başın kalabalık, ileride babanı öldürecekler; senin vasıfsız kankanı sağ kolu yapıp seni zerre iplemeyen Yamaç diye biri başınıza geçecek, senin derdin başından aşacak bunları önceden sezip de baştan aşık olmaman lazım. Balon uçuyormuş, uçurma. Sen de gördündüğün gibi ol, Vartolu’nun yanında onu öldürüp intikam almak için dolaştığını biliyoruz.

Nedret (Zeynep Kumral) ve Ayşe (İrem Altuğ), Sultan'ın (Perihen Savaş) yarattığı ve yürüttüğü erkek egemen sisteme ses çıkarmayanlar.

Nedret mesela o olduğu gibi görünenlerden. Sultan gibi bir kadın diktatörün yönettiği bu erkek egemen sistemde, yattığı kadının haddi hesabı olmayan lanet kocasına rağmen itiraz edecek gücü yok. Dizinin en güçsüz görünen, en kolay harcanabilir karakteri de Nedret bu yüzden. Selim ve Ayşe’nin onun üzerine oynaması bu yüzden. Kızını Sultan’dan korumak için sesini çıkarmıyor, her şey daha kötü olmasın diye. Karaca nasıl annesinin dışarıya gösterdiği karaktere dönüşüyorsa, Akşın da Nedret’e dönüşüyor git gide. Kızını korumak için kendisi olarak yetiştirmek tek hatası. Ondan daha masum tek biri var zaten Çukur’da; Saadet. O da kıyamam koca mahallenin hatta koca İstanbul’un tüm masumluğunu tek başına omuzlamış. Dünyanın en zor yükünün altında ezim ezim eziliyor.

İdris (Ercan Kesal), gazeteci Hale'yi (Elif Doğan) ilk gördüğünde heyecandan elindeki portakalları düşürmüştü, unutmayın.

Bir de Çukur’un dışındakiler var. Beyefendi var, kendisine baba dedirtmediği oğlu var. Onlar düşman, onlar kötü. İki de iyi var. Biri Hale, gazeteci kız. Derdinin ne olduğunu hala bilmiyoruz. Biri de Aliço. Çukur’dan görünse de o kadar dışarıda ki onu özel yapan da bu. Gökhan Horzum’un Sabaha Karşı Sayanorada öyküsünü anlattığı Mithat’ın bir seviye üstü Aliço. Bırak Çukur’u, hiçbir sınırı yok. Ne hafızasının, ne aklının ne de yaşanmışlıklarının ve kalbinin iyiliğinin… Bulduğu sınırın iki tarafına da basmadan, çizgi üzerinden yürüyen biri işte. Birçoğunun 15 haftadır Çukur’u izleme sebebi. Vartolu’nun küfürlerinden, İdris’in raconundan, Yamaç’la Sena’nın facia aşk hikayesinden, Sultan’ın konaktaki diktasından daha fazla sebebi birçoklarının…

Ve 'last but not least' Aliço (Rıza Kocaoğlu) bir çoğunun diziyi izleme sebebi.

 

 

MEHMET DİNLER

YORUMLAR




DİĞER HABERLER