Dizinin esas konusu M.I.T mezunu zengin bir yazılımcının bütün New York’u izleyen bir Makine icat etmesi üzerine. (Amcamız birincilikle mezun olmuştur.) Olur mu öyle şey demeyin. Amerika bununla çalkalanıyor. Ki bu Makine olayı aslında bilim-kurgudan çok bilim-gerçek. Nolan bile bunu reddetmiyor. Dizinin oyuncuları sosyal hayatlarında gittikleri yerlerde bir telefon kulübesi ya da güvenlik kamerası gördüklerinde garip şeyler hissettiklerini söylüyor. Kulübenin konuyla ilgisi de: bazen makine, admine yardım etmek için sadece onun anlayabileceği ipuçları veriyor. Adminimiz tabii ki zengin yazılımcımız, Harold Finch (Michael Emerson). Peki bu Makine neden icat edildi?
Bildiğiniz üzere 11 Eylül saldırılarından sonra Amerika suça karşı çok daha temkinli. Gerçekten korkuyorlar. Bizim hackerımız Finch de, sınıf arkadaşı Natham ile hükümetin saldırıları önceden tespit edebilecek bir teknoloji talebi üzerine “The Machine’i” icat ediyor. Dizide geçen önemli bir konu daha var. Bireylerin kendi istekleriyle, sürekli olarak, hayatlarına ait bilgileri internete yüklemesi. Bu durumu dizinin yaratıcısı Jonathan Nolan da çok önemli buluyor. Çağımızın en önemli silahı bilgi. Siber savaşların etkisi yadsınamaz bir gerçek. Bilgiyi doğru kullanmak için de epey önemli bir silah “The Machine”. Bu arada şunu da belirtmeliyim ki Finch her şeyden önce dünyanın en iyi hackerlarından. Hatta en iyisi diyebiliriz. Küçüklüğünden beri bilgisayarla epey ilgili. Evde kendi kendine bilgisayar yapmaya uğraşıyordu gençliğinde, üçüncü sezonda flashbacklerde Finch’in hikayesine gizemini kaçırmadan tanıklık ediyoruz .(Gerçekten bunu çok iyi yapıyorlar. Bir karakterin hikayesini o kadar dozunda anlatıyorlar ki, hem ona hak veriyorsunuz, hem de hala gizemini korumuş oluyor.)